[ google-site-verification: google096b424537a64561.html googlecb521646d1f4a805.html] google-site-verification: google096b424537a64561.html
  • Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/pkemal?ref=tn_tnmn
Kemalettin Şanlı / GEZİ YORUM > Backpacking > Tours Biking > Trekking                                                                                                             Backpacking - Trekking - Tours Biking       
BİSİKLET TURLARIM

Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.477332.6074
Euro34.596434.7351

TAYLAND(Chiang Mai)-KAMBOÇYA BİSİKLET TURU/3.580 Km



TAYLAND(Chiang Mai)-KAMBOÇYA BİSİKLET TURU (3.580 Km)

Chiang Mai,Chiang Rai,Golden Triangle,Phayao,Lampang,Sukhothai,Nakhon Si Ayutthaya,Kanchanaburi,Samuth Sonkhram,Bangkok,Aranyaprathet (TAYLAND) Poipet,Sisophon,Siem Reap(Wat Ankor),Kratie,Phonm Phehn,Kampong Chnnang,Battamang,Daung(KAMBOÇYA)Ban Laem,Chanthaburi,Rayong,Pattaya,Bangkok(TAYLAND)  



                         tayland-kamboçya bisiklet turu,rota
                                         Rotamız,Tayland-Kamboçya Bisiklet Turu 


CHIANG MAI (Tayland)
14-16 Ocak,2020
Pat Home

Tur planımız üç kişilikti. Son anda sevgili arkadaşımız Apo'nun biletini iptal etmesi gerekince, biz de  Birol kardeşimle planlarımızı revize ederek buruk şekilde yola çıktık. Tur boyunca Apo ile sosyal medya üzerinden iletişimi koparmayıp aklımıza geldikçe kendisini anarak ve görüntülü aramalarla onu da turumuzda gezdirmeye çalışacağız...  

İzmir'den Doha'ya kalkış saatimiz 13.10'du... Oradaki kısa bir bekleyişin ardından saat  20.00'de Chiang Mai'a havalandık. Başkentin isminden anlaşıldığı gibi Qatar Havayolları uçağındaydık. Tek sorunumuz kabin altı bagajımızın 30 kg ve kabin bagajımızın 7 kg ile sınırlı olmasıydı. Bisikletler kutulandıktan sonra malumunuz 20 kg ağırlığın üzerine çıkıyor. Neyseki gideceğimiz yer sıcak memleket olduğu için ben uyku tulumu bile getirmedim. Havaalanında kabin bagajının da tartıya alındığını önceden öğrenince, kenarda beklettiğimiz bir kaç parça eşyamızı check-in yaptıktan sonra kabin çantamıza doldurduk. Doğrusu, bagaj ücreti ödemeden en az beş kiloluk bir yük fazlasını taşıtarak hırsızlık yaptık!

Her iki uçuşta da içki ve yemek servisi mükemmeldi. Menü seçimimizi önceden yapmıştık. Sırbistanlı hostesle sıcak bir ilişki kurunca tafrasız bir şekilde bolca viski ikramı aldık. Sağolsun yanında çerezlerimizi de ihmal etmedi. Hatta arada bir yaptığımız espirili muhabbetlerle de iyi vakit geçirmemize katkıda bulundu. Sabaha karşı bir iki saat uyumuşuz. Chian Mai Havaalanı'na inişe geçtiğimizde gün doğmak üzereydi...

Tayland, buradaki ilk girişte 30 günlük kalma izni veriyor. Ülkeden çıkıp tekrar girdiğinizde yine bir aylık kalma hakkı tanıyor. Bunun 365 gün içerisinde iki defaya mahsus olduğunu unutmayın. Ayrıca bu ve buna benzer bilgilerin güncelliğini kontrol etmeden de asla yola çıkmayın. Daha uzun kalmak istiyorsanız kendi ülkenizden vize alabilir veya Bangkok'da yabancılar polisinde uzatma yapabilirsiniz. 


Uçakta dağıtılan arrival kartlarımızın yanında Türk pasaportlu olduğumuz için ön kontrol memuru bizi kenara alıp, birer form daha doldurttu. Bu negatif ayrımcılık insanı biraz incitse de, sebebini bildiğim için olumsuz karşılamadım. Merak ediyorsanız söylüyorum... Türkler için ek form doldurma uygulaması aşağıdaki linkten okuyacağınız bu haberden sonra başlamış. İyi ki sınırları tamamen kapatmamışlar dedirtecek nitelikte, bizim üzerimize kalan bir olay...

Bangkok′ta tapınağa bomba yerleştiren saldırgan yakalandı | DÜNYA | DW | 01.09.2015


Bisiklet montajından sonra lastiklerimizi şişirirken Birolun arka sibop kesti. Havaalanına yakın yerde Decatlon mağazasını MapsMe de işaretlemiştim. Hemen gidip aldım. Daha sonra yine aynı yerden kendinden yarı şişme mat aldım. Ayrıca Big C' den yulaf, kamp tüpü vs. gibi ihtiyaçlarımızı da karşıladık. Biraz döviz bozdurduk,(1€=33.10 BTH) ve ardından şehir yönüne pedal basıp önceden rezervasyonumuz olan konukevimiz Pat House'a geldik.

Decatlon fiyatları bizdeki ile birebir aynı... Artık yenisine gereksinim duyduğum için Türkiye'den mat taşımak yerine buradan almak mantıklı oldu. 

Biraz dinlenerek bir iki biralamadan sonra hafif yemek ve şekerlemenin ardından akşam üzeri çıkıp şehri gezdik. Sokak yemekleri yedik.Geç olmadan yine otelimize dönüp Türkiye den getirdiğimiz rakımızdan  içtik.

İkinci günümüzde sabah kahvaltımızı Thai usulü yaptık. Benim için mantıklı olan gittiğim ülkenin mutfağını test etmek, tanımak... Sabahın köründe bol acılı sosla pirinç erişteli Thai yemeği yemek farklı bir deneyim.

Kahve faslından sonra pedal bastık ve ilk durağımız şehir dışında cehennem tasvirleri olan tapınağa Wat Mae Kaet Noi'e geldik. Ardından Huay Tueng Tao Lake'e gittik. Burada Pirinç tarlaları içinde kuru çeltiklerden yapılmış dev heykelleri dolaştık. King Kong'un avucuna kadar çıkıp filmdeki kızı canlandırırcasına pozlar verip resimler çektik. (Giriş 50 Baht)

Şehre döndüğümüzde telefon üzerine onlarca standın bulunduğu bir alışveriş merkezinden True firmasının sim kartını satın aldık. (75 GB/30 gün-400 Baht)

Yarın sabah ilk kez uzun pedal basacağız.  Hazırlık yapmamız gerekli. Zaman kaybetmemek için yemeğimizi otel çevresindeki sokak satıcılarında yedik. Soslar zehir gibi acıydı. Biz de fazla kaçırıyoruz galiba. Bir elimizde çubuklar, diğer elimizde peçete... Bir yandan yerken, bir elimizle de burun ve gözyaşı sildik.

Konum:
18.785329,99.020939
Pat Home

Havaalanı, şehir içi ve çevresi iki 
Günlük sürüş:74 Km  


WAT SUWANNARAM PATONG-MAE KACHAN HOT SPRING (Tayland)
17 Ocak,2020

Sabah erkenden Chian Rai yoluna koyulduk. Dışarıda konaklayacağımız ilk günümüz. Yani asıl tur heyecanı şimdi başlıyor. Şehirden çıkana kadar trafik sıkıntısı vardı. Tabi ki öyle çok fazla bir stres olmadı. Ne de olsa burası Bangkok gibi büyük şehir değil. Yoğun trafik bitti, ama Tayland'ı hiç tanımamış olan Birol kardeşimize "eyvah" dedirtebileceğini düşündüğüm bir yol başladı. Daha ilk günden sanacak ki, ülkenin her tarafı böyle!

Git, git inşaat bitmiyor. Dağ bayır her taraf kazılmış, toz toprak içinde...Arada toz kalkmasın diye vidanjörlerle toprağı ıslatıyorlar. Belki kapalı araçlar için iyi olabilir ama, bizim için çamur ve kayma tehlikesi oluşuyor. Üstelik bir de yokuşlar başladı. Tabi, yokuşları bilmiyor değiliz. Ancak 750 metreye böylesine tozun toprağın içinde tırmanmayı hiç beklemiyorduk.  Üstelik daha ilk günden alışık olmadığımız yakıcı bir güneş altında iyice zorlandık. 

Nihayet akşam olmasına zaman varken biz bütün bu zorluklara rağmen iyi bir performansla ilk gece için konaklamayı planladığımız Hot Springlere vardık. Böyle sıcak su kaynaklarında adettir, çiğ yumurta satılır. Havuzun başında da telden örülmüş kepçeler bulunur. Yumurtalarınızı ahşap saplı bu geniş tel kepçelerle suya daldırır kaynatırsınız. Biz bunu yaptık, ama bir farkla... Diğer turistler gibi fahiş fiyatla yumurta satın almadık. Çünkü yanımızda altı tane yumurta getirmiştik. Üç kuruş kar için bisikletle yumurta taşımak!
Yok, yok öyle değil... Fazla yumurta almıştık, mecburen artanını buraya ayırdık.

Ayaklarımızı sıcak su havuzlarına sokarak biralama yaparken Çinli bir bisikletçi kadınla tanıştık. Anam bir heyecan, bir heyecan kadında... Telefonundan bulup bulup bisiklet turlarından resimler gösteriyor, tabi bir-iki tane de biz gösterdik. Çin, Japon ve de Koreli gezginler resim çekmeye bayılırlar. Biz de bu ablanın ısrarıyla  beş-on defa toplu poz vermişizdir.

Eh artık ilk gece ve yatacak yer bulmalıyız. Mevcut turistik parkta kalabilmemiz için izin verecek olan patronu bekledik. Uzun süre geçti, gelmedi. Müdür sıfatındaki adam karşıdaki tapınağı önerdi. Hiç bir sıkıntı olmayacağı yönünde bizi telkin etti. Biz de karşı yolun kenarındaki kullanılmayan tarihi görünümlü Suwannaram Patong tapınağına yerleştik.

Sebzeli pilav pişirdik, ocakbaşı sıcak muhabetimizle...  Ve Rakı içtik. 
Dışarıdaki ilk gecemizdi.

Tayland'ın kuzeyindeyiz. Gece biraz üzerimi örtme ihtiyacı hissettim. Uçakta verdikleri polar işimi gördü. Bir iki gün sonra Tayland'ın tavanından aşağıya doğru yöneleceğiz ve bir kaç gün sonra rahatsız edici sıcaklar başlayacak.

Konum:
19.115993,99.463393

Wat Suwannaram Patong 

Günlük sürüş:70 km 

Total: 144 km


                                          Mae Hachan Hot Spring,Tayland


                                           Mae Hachan Hot Spring,Tayland


BAN PONG FU FUEANG (Tayland)
18.01.2020

Sabah yemeğimiz, soya sütü ile ıslattığımız kuru meyveli yulaf ezmesiydi. Üzerine filtre kahvemizi yaptık. Biz toparlanırken çevrede kalan turistler ferdi olarak gelip kaldığımız tapınağı gezmeye başlamışlardı. Polonyalı bir iki kızla muhabbetimiz oldu. Konu tabi ki bisiklet...
On bin kilometre uzaklarda duygular kabarıyor ve Polen gençleri akraba çocukları gibi hissediyoruz.

Yolun azizliği buraya kadarmış. Artık düzeldi. Zaten dün Hot Spring öncesinde tırmanma bitmişti. Bugün tamamen inişe geçtik. Arada bir çok kısa tırmanışlarla da karşılaştığımız oluyor. Öğleden sonra işte böyle bir orta zorlukta tırmanma ile geldiğimiz nehir kıyısında erken yemek molası verdik. Saat 17.00 gibi yemek bitti. Son bir saatlik sürüşe geçtik ve 45 dk sonra sol yöne girerek orman muhafız karargahında misafir olduk. Yolda gördüğümüz ormanla igili bir tabela bizi buraya getirdi. Tamamen içgüdüsel bir seçimdi.

Bize kendi karargah sınırlarının karşısında bir yer gösterdiler. Çadırlarımızı orada kurup davetli olduğumuz masada gençlerle yemeğe oturduk. Yerli içki gırla gitti. Çaça gibi sek şat attık. Bu içkiyi ve fiyatını sevmiştik. Turumuz boyunca 30-35 ve 40 derecelik alkol içeren bu yerli rom-votka benzeri içkiyi tüketecektik. Bazen hafif olması için 30 derece, bazen de 35 veya 40 derece olanından satın aldık. Bira hamallıktı ve tenesine 55-60 Baht ödüyorduk. Oysa bu daha sert içkinin fiyatı ancak iki bira kadardı. Benim 1.3 litrelik termosuma küçük bir vitaminli enerji içeceği ile birlikte doldurup, üzerine de buzu bastık mı gecemizi şenlendirmeye yetiyordu.

Konum:
19.699695,99.580122
Orman Koruma İstasyonu

Günlük sürüş 78 km,
Total: 222 km

 orman koruma istasyonu,chiang rai
                              Orman Koruma İstasyonu,Chian Mai,Tayland



CHIANG RAI BEACH (Tayland)
19.02.2020

Bugün benim gözümde en önemli sayılan bir ziyareti gerçekleştirdik. Beyaz Tapınak, yani Wat Rong Khun...Çok değişik bir mimarisi var. İç bölümleri dışında gözleri kamaştıran bembeyaz bir eser. Ziyaretçi sayısına bakılırsa buraya ilgi gösteren insan sayısı çok fazla... Ve böylesine bir yer için sadece 50 Baht (1.5€) gibi sembolik bir giriş ücreti uygulanmış.

Burası çabuk geçiştirilecek bir yer değil. En azından 2-3 saatinizi geçirebilirsiniz.
Biz de aşağı yukarı bukadar kaldık...

Günün devamında haritaların sarı renkle gösterdiği sehirlerarası anayoldan çıkıp köyler, bahçeler, pirinç tarlaları arasında pedalladık. Önümüzde rotamıza özellikle koyduğumuz çok güzel bir park vardı. Tayland'ın en kaliteli bira işletmesi olan Singha'nın bir zamanlar arpa üretimi için ekiliş yaptırdığı köyü de içine alan devasa büyüklükte suni göl çevresinde bir Singha Park... Öyle ufacık tefecik değil, kocaman bir arazi. Kilometrelerce bisiklet yolu ile dere tepe sürerek hayvanat bahçesine kadar geldik. Giriş free, hayvanat bahçesi ücretli. Zürafa ve zebraları dışarıdan görmeniz mümkün. Burada yaşayanlar için her gün gelinse bisiklet sürmeye doyulmayacak kadar güzel bir yer...

Biraz daha devam ederek, günümüzü Kok River kıyısındaki Chiang Beach'de tamamladık. Burası da denizi olmayan şehir için oluşturulmuş harika bir sayfiye yeri. Nehrin bir yakasında bizim göz alışkanlığımız dışında bambulardan yapılı kamelyalar sıralanmış. Öyle derme çatma değil. Her biri bakımlı ve temiz. 

Yan yana birer kamelya bulup çadırlarımızı kurduk. Aşağıda temiz bir nehir akıyor. Çocuklar yüzüyorlar. Tam karşımızda suyun içine kadar uzanan bir kayanın tepesinde buda heykeli görünüyor. Bir de buradan görünmeyen hemen arkalarda Wat Tham Phra Tapınağı'nın olduğunu biliyorum.
Burası yarın sabah güneydeki köprüyü geçerek ziyaret edeceğimiz bir mağara tapınağı...

Konum:
19.917785,99.793436
Chiang Rai Beach

Günlük sürüş:65 km 
Total: 287 km

 Beyaz Tapınak, Chiang Rai
                                    Beyaz Tapınak,Chiang Rai,Tayland



CHIANG RAI (Tayland)
20.01.2020

Sabah yulaf paparamızı yedikten sonra kahvelerimizi de içtik ve nehir çevresinde biraz resim çekerek karşıdaki mağara tapınağa geldik. Buraya varmak için değişiklik adına tarlaların aralarından geçtik. Böyle yerlere girmekten sakınmayan bir karakterim var. Turlarına fazladan heyecan katmak isteyenler, olmadık yerde lastiğinize bir dikenin batabileceğini göze almalıdırlar. 

Wat Tham Phra Tapınağı'nın bahçe girişine kadar gelen yüksek ses yayınından anladık ki, pazar ayini var. Dışarıdaki cemaatin içinden meraklı olanlar yan gözlerle bizi kesiyorlar. Onları selamlayarak bisikletlerimizi park ederek merdivenlerden mağaraya çıkıyoruz. Burada karşılaştığımız bir Avusturyalı ile sohbet ettikten sonra onu dışarıya uğurluyoruz.  O andan sonra tapınak bize kalıyor. Oturan ve uyuyan Budha'lardan başka tek bir insan yok, sadece biz varız.

İçeride rahipler olduğunda saygıdan ötürü pek rahat davranamıyorsunuz. Bu yalnızlık durumu bol bol resimler çekme imkanı verdi. Uzunca bir süre kaldıktan sonra çıkmak üzereydik ki, bir sehpanın üzerinde kablosu speakera takılmış cep telefonu gördük. Diğer kablolara bakıldığında dışarıdaki duyulan yüksek sesli dua yayını buradan yapılıyor. Ben canlı sanmıştım... Çok şaşırmadım; ne de olsa yüzlerce camide merkezi yayınla vaaz verilen ülkeden geliyorum. Bunlar geç bile kalmışlar!

Günün ikinci durağı Huay Pla Kang Tapınağı... Yüksek bir tepe üzerinde devasa büyüklükte bembeyaz bir Budha oturtmuşlar. Hemen yanındaki tepede yine bembeyaz bir tapınak... Onun da yanında altın sarısı renklerin hakim olduğu konik bir mimarlık eseri... Tayland'da çok fazla tapınak görmek belki bazı insanları yorabilir. Ama ben sıradışı olanları kaçırmak istemiyorum.
İyi ki de gelmişiz. 

Buradan sonraki sürüşümüz çok kısa olacak...
Chiang Rai'da Guesthose rezervasyonumuz var.
Önce şehrin belli yerlerini ve en önemlisi Wat Rong Suea Ten Tapınağı (Mavi Tapınak) ziyaret ediyoruz. Aynen Beyaz Tapınak gibi, burası da çivit mavi renkte göz alıcı bir komleks... Bir iki saat kaldık. Doyulacak gibi deği. Sabırla çalışılmış, muazzam bir eser...
Şöyle bir kaç dakikanızı ayırıp Google Amca'dan araştırmanızı öneririm.

Konum:
19.904127,99.829826
Sook Jai Guest House

Günlük Sürüş: 28 km,
Total :315 km

 Huay pla kang temple
                                         Huay Pla Kang Temple,Chiang Rai,Tayland


 Mavi Tapınak,Chiang Rai
                                           Mavi Tapınak,Chiang Rai,Tayland


GOLDEN TRIANGLE (Tayland) 21.01.2020

Dün, biraz dinlendikten sonra akşam saatlerini şehir içinde turlayarak geçirdik. Bir kaç tapınak ve gece pazarını gezdik. Chiang Rai oldukça turistik bir şehir. Çok yabancı var. Buraya insanları en çok çeken şey Beyaz ve Mavi Tapınak'lar yanında, taktıkları halkalarla bilinen uzun boyunlu kadınların yaşadığı Karen Köyleri ve üç ülke sınırını oluşturam Mekong Nehri üzerindeki Golden Triangle (Altın Üçgen) ...

Biz ilk önce Karen Köyü'ne girdik. Aslında turistlere dönük 10-15 hanenin yaşadığı bir köy. Normal giriş ücreti 300 Baht (9€) Biz buraya vardığımızda, henüz gişeler açılmamıştı. Biraz çevreye bakınıp görevli aradık. Kimsecikler yok. Bisikletleri bırakıp köye indik... 

İlginç bir yer. Kadınlar ve hatta küçücük kızlar bile o uzun boyunlarına sıra halkalar takmışlar. Kimileri çamaşır asıyor. Kimileri satış için hediyelik eşya tezgahlarını açıyorlar. Doğrusu kendimi hayvanat bahçesindeymişim gibi hissetmemek için çok zorlandım. Fazla uzun kalmadan çıktık. Tam o esnada işine yeni gelen gişe memuru ile karşılaştık. İçeriden çıktığımızı görmesine rağmen bir şey sormadı.

Bir pirinç tarlasında işçilerle kaynaştık. Uzun süre onların su içindeki çalşamalarını izledik. Çeltik ekiyorlardı. Bizim oralarda iş beğenmeyen insanalar geldi aklıma...Kendim de dahil, yaptığımız işlerden eriniyoruz ya... Aman Allahım, bu adamların isyan etmeleri lazımken bu kadar minnetkarlık neden? Böylesine mutlu ve güler yüzlü olmanın sırrı nedir?

Altın Üçgen'e geldiğimizde saat 14.00 gibiydi. Buranın da zevkini çıkarmak için kendimize 2-3 saat ayırdık. Çevrede görülecek tarihi bir yapı yok. Sadece Mekong Nehri'nin Myanmer, Laos ve Tayland topraklarına sınır oluşturduğu bir noktadasınız. Aynı anda üç ülkenin topraklarını görebiliyorsunuz. Bu noktayı hatıra olarak simgeleyen, üzerinde üç ülkenin adını taşıyan bir gate yapmışlar. Herkes burada resim çektirerek anılarına kayıt ediyor. Ayrıca tekne gezisi yaparsanız yine üç ülkenin adının yazılı olduğu üçgen bir simgeyi gezebilirsiniz.

İnsan bulunduğu coğrafik nokta ile değişik bir heyecan duyuyor. Ben buradaki heyecanımın kendimde özel anlamı olduğunu düşünüyorum. Öncesinde Tibetlilerin göçmen olarak yaşadığı bölgeleri, Nepal'i, Hindistan'ı gezdiğim için Himalayalar ve Ganj Nehri'nin buradaki halklar üzerinde nasıl bir tanrısal etkisi olduğunu anlayabiliyorum. Mekong Nehri'nin bu bölgede Birmanya, Laos,Tayland, Kamboçya ve Vietnam'a hayat verdiği malum... İşte bu zenginliği sunduğu için insanlar tarafından bu nehre de bir kutsallık atfediliyor. Yüksek derecede bir minnet duyuluyor, diyebilirim. Hindular için Ganj Nehri neyse, buradaki Mekong Nehri'nin kutsallığı da onun yarısı kadar vardır. Zira Ganj Nehri'nin Hindu inancına göre aşırı dinsel bir değeri olduğunu biliyoruz...

İlk düşüncemiz, konumun anısına burada kamp yapmaktı. Yani Altın Üçgen'de gecelemek gibi bir hayalimiz vardı. Fakat yolda olmak da başka bir duygu. Pedal size "bas" diyor, bazen... Yol çağırıyor. Sizi daha başka, daha yeni yerlere çekiyor. Turcu veya gezgin olmanın büyüsü de bence bu; yani, varılmış yerden ziyade yolda olmak.

Önümüzde bir kaç saat daha sürebilecek zamanımız var. Öylesine de güzel bir rotamız var ki, Laos hemen sol yanımızda kalacak ve biz Tayland topraklarında Mekong Nehri kıyısında pedal çevireceğiz.

Tam da böyle bir zevkli sürüşle Laos yerleşimlerini ve Nehir gemilerini seyrederek konaklamak üzere bir koruluğa geliyoruz. Kauçuk ağaçları arasında geçireceğimiz keyifli bir gece...
Buralarda yaşamayan kaç kişi kauçuk ağacı görmüş olabir ki!

Konum:
20.191872,100.131741
Kauçuk Koruluğu

Günlük sürüş: 102 km
Total: 417 km






 long neck village chiang rai
                                        Long Neck Village,Chiang Rai,Thailand


 pirinç işçileri,chiang rai
                                                 Pirinç Tarlaları,Chiang Rai,Tayland

Golden Triangle,Chiang Rai
                                              Golden Triangle,Chiang Rai,Thailand


WAT PONG SANG (Tayland)
22.01.2020

Artık tamamen ana yollardan uzakta Tayland'ın kuzey coğrafyasının bağrındayız. Aylarca yağan muson yağmurlarının bereketini heba etmeden gölet ve barajlarda toplamakta gerkeni yapan bir ülke burası...Doğal ve yapay kanallarla bu suyu tarıma yönlendirmek için başarılı altyapıya sahipler. Kurak aylarda her tarlada bol miktarda su kullanıldığını görüyoruz...

Bir kaç defa sıkı rampalarla karşılaşmış olsak da genel olarak düzlükte pedalladığımızı söyleyebiliriz. Yol kalitesi de çok mükemmel...

Küçük bir kasabadan geçerken panayır yerine girdik. Burada yoğun ilgi gösterdiler. Yemek, pasta, börek derken bol bol içecek ikramları aldık. Standlardan birinde güzellik enstitüsü öğrencilerinin hünerlerini sergilediklerini gördük. İnsanlar gönüllü alarak koltuklara oturuyor, ücretsiz makyaj, saç, baş, traş yaptırıyorlar. Biz de hocaları ile konuşup Birol'un iki yıldır uzattığı saçlarını kestirdik. Bu olay turumuzun unutulmazlarındandı. Kafamızdaki ikinci bir unutulmazı daha gerçekleştirmek istiyoruz. Tapınağın birinde -artık nere denk gelirse- rahiplere rica ederek onların giysileri ile Birol'un resmini çekeceğiz...

Saç traşından sonra çok kişi resim çektirmek için sıraya girdi. Saçı kesen öğrenciye ve hocalarına birer tane nazar boncuğu hediye ederek kendilerini kem gözlerden koruyacağını anlattık. Budistler de objelere değer verip bâtıla inanan insanlar. Bence hediyeler fazlasıyla makbule geçti...

Günün sonunda Tayland yerli romumuzu aldık. Termoslarımızı buzla doldurduk. Sabaha takviye olacak yumurtalarımız ve biraz da akşam yemeği için et, sebze takviyemizi yapmış durumda kamp alanımıza girdik.

Kamp alanımız, yakınımızdaki Pong Sang Tapınağı'na ait, bağımsız konumdaki bir ölü yakma ünitesi... Buraya, anayol üzerindeki tapınağa giren yolu biraz geçtikten sonra 15-20 metrelik yokuştan çıkarak varılıyor. Hafif tepe üstü bir düzlükte şahane serin bir yer. Bu ülkedeki budist krematoryumlarından bazıları çok sık kullanılmıyor olmalı ki, genellikle oturma banklarını tozlu buluyoruz. Ama çoğunda elektrik var. Bazen şalterin yerini bulmak zorunda kalıyorsunuz. Eğer bu ünite tapınağın içindeyse zaten rahiplerden izin almak durumundasınız. Onlar da size elektrik, su,tuvaletler ve de banyoların yerlerini gösteriyorlar. Çoğu kez halkın kendilerine  getirdiği stoklardan su, süt, biskuvi gibi gıda ikramında da bulunuyorlar...


Konum:
19.640978, 99.966338

Günlük sürüş:90 km
Total:507 km


PHAYAO (Tayland)
23.01.2020

Öğleden sonra 70 km kadar sıkı bir sürüş sonunda Phayao'a girip  göl kıyısına geldik. Burada uzun süre kaldık. Göl kıyısındaki bisiklet yolunda resimler çekip dolaştık. Çok aşırı bir nem ve sıcak bastırdı.

Bugün yolda gelirken girdiğimiz göl kıyısı bir parkta ilk defa gördüğüm ilgimizi çeken bir şeye tanık olduk. Hani bizde güvercinlere yem atarlar ya... Dolayısıyla o çevrede yem satıcıları da olur. Burada da yol boyunca dev akvaryumlarda cins cins tatlı su balıkları satılıyor. İnsanlar poşetle balık satın alyorlar ve gelip rituel ile göle salıyorlar. Bu ritüellerden birini resimledik. Doğrusu bu olayı göle salınan balıklar özgürlüğe bırakıldığı için mi, yoksa orada büyüyerek insanlara protein sağlayacakları için mi kutsamalıyım bilemedim.

Yola devam ederek şehirden çıktık. Akşam olmak üzereydi. Anayol üzerinde yoğun bir trafiğin içindeydik. Bir an önce konaklayacak yer bulmak için bakınırken şehir çıkışında -yolun karşı yönünde- gördüğümüz bir tapınağa yerleştik. Kendisini "Bos" takma adı ile tanıtan genç yardımcı baş rahip izin verdi. 

Baş rahip hemen yakınımızdaki kulübeye kendini kapatmış, Budha ile birleşmek üzere inzivaya çekilmişti. Anlaşılan gece boyunca dualarını dinlemek zorunda kalacaktık. Bos ile samimiyetimiz ilerleyince Birol'a rahip giysileri vermesi için rica ettik. Kırmadı, birde nasıl bağlanması gerektiğini gösterdi. Beraberce poız verdiler ve ben de resim çektim. İşte bu da bizim için unutulmayacak bir andı...

Çadırlarımızı yarı tadilat halindeki bir misafirhanede hasırlar üzerine kurduk. Rahip Bos, ayrıca mutfağı kullanmamıza da izin verince kendi gazımızı kullanmadan şöyle güzel bir yemek pişirdik. Gece bir ara başka misafirler de geldiler. Ama tam yerleşmeleri bitmişti ki, sonra birden toparlanıp gittiler.

Geç saatlere kadar baş rahibin dualarını dinleyerek uyuduk. 

Konum:
Wat Mo Kaeng Thong

Günlük sürüş:93 km
Total:600 km


 Phayao,Tayland
                                                       Phayao,Thailand


BAN HUAI LUANG (Tayland)
24.01.2020

Sabah kalktığımızda kulübedeki rahip yine yüksek sesle duaya başladı. Neyse ki ses, kahvaltı için kullandığımız bölüme kadar aynı şiddetle gelmiyordu...

Mutfağı beleş bulunca bol bol kahve içtik. Yumurtalarımızı haşlayıp yedik. Ama ana kahvaltımız her zaman olduğu gibi yulaf ezmesiydi. Bu arkadaş, bazen ara vermiş olsam bile benim normal hayatımda da kırk yıllık kahvaltı dostumdur.

Önümüzde büyük şehir Lampang var...
Oradan sonra Maymunlar Tapınağı,Büyük Budha, Shukotai Tarihi Kenti, eski başkent Ayuthaya Tarihi Kenti ve Khanchanaburi'deki çok oscarlı filmi ile de meşhur Kwai Köprüsü... Yine devamında Railway Market (Trenyolu Pazarı), ve Floating Market (Yüzen Pazar) ve de Bangkok...
Buradan da trenle sınıra giderek Kamboçya'ya geçeceğiz.

Lampang'da bir konaklama rezervasyonu yaptık. Bugün taktik olarak şehrin yakınına kadar pedal çevirecek ve yine free kamp yerinde konaklayacağız. Yarın için kısa bir sürüş kalacak. Böylece otelimize daha erken yerleşerek, daha uzun bir otel konaklaması sağlanmış olacak. Amaç günler sonra gireceğimiz bu rahat yataklı ortamın konforunu fazlasıyla kullanmak. Aynı zamanda şehri keşfetmek için ve de ayrıca çamaşırlarımızı yıkatmak için bir zaman avantajı sağlamış oluyoruz.

Evet öyle bir yere girdik ki, açıkçası önce tereddüt yaşadık. Gördüğümüz tabela anayoldan çok çok içerilerde bir tabiat ormanı olduğunu gösteriyordu. Sürekli olarak elektrik ve su imkanının cazibesiyle tapınaklarda kalmayı tercih etmek  bizim için her ne kadar rahat olsa da çok klasik bir şeydi. Arada bir vahşi kamp yapmalıydık. Bu konuda yol arkadaşımı ikna etmekte zorlanmadım. Bugün bu kaçışı yaptık. 

İyi ki bunu yapmışız, harika bir ortamla kaşılaştık. Beğenmeyip geri de dönebilirdik. Dönmek gibi bir durumla karşılaşmak beni hiç bir zaman üzmez. Aksine girip de ne ile karşılaşacağımızı görmek yerine, eğer pas geçersek adeta içimde kalır ve beni asıl o rahatsız ederdi.

Orman çevresinde köyler kurulmuş. Sonradan öğrendiğime göre buralar kauçuk, kahve ve kakao gibi özel tarım geliştirilen yerler. Biraz yokluk bölgesine benziyor.  Ulaşımı zor olduğu için adeta özerk bir arazide çok büyük bir çiflikte yaşıyormuş gibiler. Geniş arazi üzerinde küçük göletler, kulübeler...
Futbol sahası gibi tesisler ve tamamen ağaç kullanılarak yapılmış orman evleri görünüyor.

Çadır açmak için birilerine sormak, haber vermek gibi bir ihtiyaç duyduk. Bahçesinde işçilerin çalıştığı bir ofis vardı. Tabelasında Plantasyon Station yazan  tabeladan anlaşıldığına göre yetkilileri bulduk. Ofise girip izin istiyoruz. Nikon Singla adındaki bir genç bizimle ilgilenerek yer gösteriyor ve hemen çadırlarımızı kurup kamp düzenimizi alıyoruz.

Birol çevreden gerken malzemeyi temin etmekte çok yetenekli. Futbolcu soyunma kabinlerinden taşıdığı masa ve sandalyeler kamp alanımızı daha konforlu kılıyor.

Sonrası malum;
Keyif, keyif ve yine keyif...

Konum:
18.418136, 99.72166
Doğal Orman Parkı

Günlük sürüş: 90 km
Total : 690 km


LAMPANG (Tayland)
25 Ocak 2020, C.tesi

Pek çoğu dik inişlerle geçen iki saatlik sürüşte 37 km yol yapmışız. Şehre girdiğimizde saat 10.30 gibiydi. Bir Çin tapınağına denk geldik. Müzikal gösteri vardı. Bol bol resim çekip video kaydı yaptık.

Lampang süslü at arabalarıyla tanınan bir şehir. Paytonların yoğun oldukları caddeden geçtik. Gerçekten çok renkliydiler. Ama olumsuzluklar dünyanın her yerinde aynıdır diye düşünüyorum. Atların kalın dışkılarını torba takmak veya süpürmek gibi temizleme imkanı var. Ancak idrarlarını bir kabın içine yaptıramıyorsunuz. Keskin sidik kokusu, Viyana'da St.Stephan Katedrali önündeki payton bölgesinde neyse, burada da aynıydı...
Kısacası bu kokuyu bertaraf etmek için medeniyet veya zenginlik yetmiyor!

Otelimize yerleştiğimizde saat 12.00 gibiydi. Aslında daha geç saatte giriş yapmamız gerekirken, biz mail göndererek erken check-in ricasında bulunmuştuk. Bu konuda çok erken satleri zorlamazsanız opsiyon almanız her zaman mümkün olabiliyor.

Ülkedeki konaklama ücretlerinden de bahsedelim. Tercihlere göre değişiklik gösterse de bizim için yeterli temizlik ve konfora sahip iki kişilik bir oda ortalama fiyatı şöyle:  
Fanlı odalar 7-10 $, klimalı odalar ise 12-20 $ arasında... Kahvaltı dahil olduğunda iki kişi için 4-6$ arasında bir ilave rakam koyabilirsiniz. Tek kişilik oda olursa kişi başına hesapla biraz daha pahalı olurken, eğer dorm (yurt) odalarda yatak alırsanız sadece 3-5 $' kalabilirsiniz...

Konum:
18.285975,99.484660
Prasertsri Place

Günlük sürüş:37 km
Total: 727 km


 Çin Tapınağı,Lampang
                                               Çin Tapınağı,Lampang,Tayland


PHRAE (Tayland)
26.01.2020

Lampang'dan çıkarken Big C'ye gelerek gaz kartuşu almak için mağazanın açılmasını bekledik. Saat 09.00 da açıldı...

Gaz ucuz... 230 gr tüp, 139 Baht (28TL) Ama biz çakmak gazı modunda olan tüplerden aldık. Birol'un taşıdığı bir adaptörle ocağımızı takarak kullandığımız kartuşlara çakmak gazından basabiliyoruz. Her biri 250 gr olan tüpleri üçerli olarak da satıyorlar. Böylece fiyatlar daha ucuza geliyor. (adet 1$) Biz altı tane çakmak gazı aldık ve toplamda 200 Baht verdik.  

Yiyecek bölümünde ithal Norveç uskumru denk geldi. Buranın balıkları sıcak deniz olduğu için aynı lezzeti vermiyor. Şöyle tadını bildiğimiz yağlı bir balık yiyelim dedik. Balıklar buzdan yeni çıkmış. Kamp saatine kadar ancak çözülürler.

Yol üzerinde keşfettiğimiz en önemli ara öğünümüz bir kaç gündür hindistan cevizi... Soğutucudan çıkarıp nacakla keserek pipet takacak kadar bir delik açıyorlar. Önce suyunu içiyorsun, sonra iki parçaya bölüyor ve kaşıkla kazıyarak içini yiyiyorsun. Çok besleyici... Fiyatı 20 Baht ( 0,60 $)

Bugün pedal basmayı her zamankinden daha erken bırakmaya karar verdik. Balık partisi yapacağız. Buzlar çözüldü. Daha fazla gezdirmeyelim. İlave alışveriş tamam. Yerli 70'lik rom vazgeçilmezimiz...  

Balığı tencerenin iç kenarlarını kaplayacak büyüklükte yerleştirdiğim muz yaprağında pişirdim. Soğan, sarımsak ve domatesli bir güveç-yahni ayarında oldu. Ben kendi pişirdiğim her şeyi büyük bir iştahla, severek yerim. Genelde başkalarının da beğendiğini düşünüyorum. Birol kardeşim beklediğinin üzerinde bir murfak performansı ile karşılaştığını her defasında dile getiriyor. Tek kap bir yemekle pek çok lezzet ve aynı zamanda uygun besin değerini bir araya getirebildiğim için yemek işimiz çok kolay oluyor. En azından ekonomik gaz tüketimi ile daha az bulaşık çıkararak yemek pişirmeyi daha keyifli hale getiriyoruz. 

Konum:
17.884328,99.610134
Budist ölü yakım yeri 

Günlük sürüş :75 km
Total :802km


 Kamp Yemeği, Lampang
                                                 Kamp Yemeği, Lampang,Thailand


 Bamboo Bridge,Phrae,Thailand

                                                 Bamboo Bridge,Phrae,Thailand


WAT BOT PHO
27.01.2020

Sabah 7.30 da çıktık. Köyün içinden geçerken soğuktan ateş başına toplanmış insanları, okula gidenleri izledik. Mandalina bahçelerinden geçtik.

Mandalina ağaçlarının biraz yanık bir meyvesi var. Kabukları çok ince ve yapışık, rahat soyulmuyor. Bizimkiler kadar sulu ve lezzetli değil. Böyle bir sıcak iklimde mandalina bolluğu insanı şaşırtıyor. Tabi ki, orijin olarak bu topraklarda yaşamaya uygundur. Fakat asla bizim bildiğimiz mandalinanın yerini tutamaz.  

Yollar düz sayılır.
Çok harika manzara veren yerlerden geçiyoruz. Tamamen köyler arasındayız. Mandalina denizindeyiz diyebiriz, ama papaya ve mango ağaçları da çok...

Kısa bir süreliğine anayola çıkmamız gerekiyordu. Polis istasyonu ile karşılaşıp mola verdik. Çay, kahve, soğuk su, WiFi ve yatma yeri var. Polis odayı gosterip kalmamızı bile teklif etti.

Akşam üzeri yine bir tapınaktayız. Bugün içkisiz bir gece geçirmeye karar verdik. Menü de lahana sarması var...

Konum:
17.335512,99.759869
Wat Bot Pho

Günlük sürüş:90 km
Total:892 km


 Lampang,Thailand                                                               
                                     
 Yol polisi istasyonu Shukhotai
                                          Yol Polisi İstasyonu,Skhothai,Thailand


SUKHOTAI (Tayland) 
28.01.2020

Sukhotai, Thai medeniyetinin doğduğu tarihi bir kent. Mutluluğun yükselişi anlamına geldiğini okumuştum. Eski tapınak, su yolları, kemerler halen yerinde duruyor... Tarihi alan onbir tane  eski yapı ile eski krallığın izlerini yansıtıyor. Tarihi Park'ın bir bölümünü 100 Baht ücret ödeyerek gezdik. Aşağıda göl kenarındaki tarihi bölgede ücretsiz dolaşabiliyorsunuz. İsterseniz burada da ayrıca ücret ödeyerek girebileceğiniz bölüm var. Buna gerek duymuyoruz. Çünkü herşey duvarları olmayan geniş bir alan üzerinde... Nereyi isterseniz resimleyebiliyorsunuz...

Gezdik, gezdik ,gezdik... Ve ardından 10 kilometre kadar ilerimizdeki yeni şehir merkezine sürerek otelimize yerleştik. İki kişilik fanlı tek büyük yataklı odalar sadece 200 Baht...Fiyat ucuz olunca iki oda tuttuk. İlk defa ayrı odalarda kalacağız. Bu arada işletmeyle ilgilenen yaşlı teyzeye oda anahtarlarını teslim etiğimizde geri almak üzere bir miktar depozit ödedik. Bu uygulamayı daha çok Hindistan'dan hatırlıyorum.

Gece dışarı çıkıp şehir içindeki yemek pazarında karnımızı doyurduk. Bu gecenin popüler yemeği bol acılı karides salatası oldu. (60 Baht) Bunun yanında ilk kez kızarmış tavuk bacağı ile bira içtim... Yemesi zor, bize uygun bir şey değilmiş. Gece hızımızı alamayıp, otelin önündeki masada yerli rom içmeye devam ettik.

Konum: 
Happy Guesthouse 2

Günlük sürüş : 58 km
Total : 950 km


 Bisiklet Aşkı,Skhotai
                                                 Bisiklet Aşkı, Skhotai


THEP NİMİT (Tayland)
29.01.2020

Sabah yola çıkmak için daha gün doğmadan hazırlanmıştık. İşletmeci kadın müşteri karşılamaya gitmişti. Biraz gecikti. Depozitolarımızı geri almak için kendisini beklemek zorunda kaldık. Bu yetmezmiş gibi bir-iki kilometre gittikten sonra şarja bıraktığım yedek bataryamı unutmuşum- almak üzere geri dönmek zorunda kaldım.
Her şeye rağmen bugün 126 km yol yaptık.

Öğleden önce turumuz boyunca yaptığımız kilometre bini geçti. Birol'un 1.000 kilometreyi geçtiğimizde kutlama fikri vardı. Öğlen yemeğinde yanımızda taşıdığımız rakı ile bunu yaptık ve sosyal medyada dostlarımızla paylaştık.

Şeker kamışı tarlalarının yoğun olduğu bölgeden geçiyoruz. Yollarda kamyon yoğunluğu var. Koca kamyonlar, arkalarında yüklü şeker kamışları ile biraz tehlike oluşturuyor. Bu arada şunu itiraf etmeliyiz, eğer kendi ülkemizde aynı zorlukta trafik koşullarına maruz kalsaydık, daha büyük tehlike altında olurduk. Adamlar emniyet şeridinin olmadığı veya dar olduğu yerlerde koca kamyonu en az bizden iki metre uzakta sürmeye özen gösteriyorlar. Eğer karşıdan gelen araç varsa, arkamızda yavaşlayarak bizim hızımıza iniyorlar, ve sonra solluyorlar. ("Sağlıyorlar" demeliyim, çünkü trafik bizim zıt yönümüzden akıyor.) Bazen biz de bu kibarlık karşısında kendimizi yoldan dışarı çıkarmak veya durup yol vermek şeklinde onları mağdur etmemek adına jestler yapıyoruz. Bir tek korna sesi duymak bile mümkün değil. Çünkü onların anlayışında bisiklet, yolun tamamında hakkı olan bir araç...

Bir şey daha var kamyonlarla ilgili... Bizdeki kamyonlar kör nokta icat etmişler. Adam aynadan göremediği noktada duran aracı ezip can alıyor... Hakim karşısında suç hafifletiliyor. Buradaki kamyonlarda her noktayı görebilmek için belki elli tane ayna kullanıyorlar. Yani burada canınızı alacak kör nokta diye bir şey yok.
Resimde görebilirsiniz. 

Burası tamamen böyle güzel düşünenen insanların ülkesi. Eğitimi nasıl ve nereden aldıklarını merak ediyorsunuzdur. Acaba Budha'nın öğretilerinden mi? Gerçi bu söylediklerim yine budist inançlı insanların yaşadığı Kamboçya için hiç de geçerli değil. Demek oluyor ki din ne söylerse söylesin, asıl önemli olan :
"Ahlâk" !..

Gece adresimiz yine bir tapınak...
Rahipler çok ilgili davrandılar. Bir tanesi su getirdi. Sohbet etmek için çok istekli görünüyordu. Ama yeterli ingilizcesi yoktu. Biraz telefon çeviri programı ile konuşup onu mutlu ettik. Aslında bir an önce çadırlarımızı kurup banyo yapmayı düşünüyorduk. Sivri sineklere hedef olmamak için de koruyucu spreylerimizi kullanmalıydık.

Kısa kesmeye çalıştık.
Başarılı da olduk...


Konum:
16.169322, 99.920747
Wat Si Prom

Günlük sürüş:126 km
Total:1,076 km

 Sukhotai,Tayland
                                                         Çok aynalı Kamyonlar

 Wat Si Prom,Thailand
                                                        Wat Si Prom,Thailand

 Thep Nimit,Thailand
                                      1000 km Kutlaması,Thep Nimit,Tayland


WAT PRACHA SUKSA (Tayland)
30.01.2020 

Bugün Maymunlar Tapınağına geldik. Benim günlerdir  hayal ettiğim bir yerdi. Belki çok özel bir tapınak değil ama, insanların beslediği maymunlar burayı adres bellemiş gelen gidenin eline bakıyorlar. Biz de bir kilo muzla geldik.

Bizi önce tapınak girişindeki orman kenarında yola dizilmiş bir kaç aile karşılıyor. Sevimli yavru maymunlar ebeveynlerinin elinden tutmuş, meraklı gözlerle bizi süzüyorlar. Büyükler, daha küçük olan yavruları kucağına ve sırtına almış olası tehlikeye karşı temkinli görünüyorlar. Bu karşılama töreninin diğer kahramanları bizler, bisikletlerimizden inip ilgi göstererek bolca resim çekiyoruz. Onlar da elimizdeki kamera ve bisikletlerimize merakla bakıyorlar. İnsana alışıklar. Pek fazla ürkmeden ve onları da ürkütmeden önlerinden geçip tapınağa giriyoruz...

Burası ana baba günü. Oradan oraya koşturan bir sürü maymun sanki bizim gelmemizi bekliyorlarmış etrafımıza toplanıverdiler. Açıkta eşyamızın olmamasına dikkat ederek son kontrollerimizi yapıp bisikletlerimizi park ettik. Uzun süre muz ikramında bulunarak resim almaya çalıştık. 

Maymunlar Tapınağı adıyla pek çok tapınak var. Daha önce Nepal ve Hindistan'da da görmüştüm. Hepsinin oluşum hikayeleri aynı. Çevredeki maymunlar insanlar tarafından beslendiği için tapınaklarda toplanıyorlar. Al sana Maymunlar Tapınağı... 

Rotayı hazırlarken videolarını izlediğim bu tapınağı işaretlemiştim. Bisikletle gelip canlı gözlerle görmüş ve merakımı gidermiş oldum. İşte yolda olmanın dayanılmaz hafifliği bu...

Gece durağımız yine bir tapınak... 

Konum:
Wat Pracha Suksa 

Günlük sürüş:107 km
Total:1.283 km


 Maymunlar Tapınağı, Thailand
                                             Maymunlar Tapınağı,Tayland


WAT KHUM THONG (Tayland)
31 Ocak 2020

Bugünkü hedefimiz Great Budha'ya varmak. Anayoldan bastırarak geldik. Çünkü bu yola mecburduk. Bu sevimsiz gürültülü yoldan ayrılana kadar yedi saat geçmiş ve 102 km yapmışız.

Öğlen 14.30 gibi yemeğimizi yedik. Analı kızlı işletmeciler bize iyi baktılar. Talepleri üzerine birlikte samimi pozlar çektik. Köy yerindeyiz. Bu insanlar belki de ilk defa turist müşterileri olduğu için ilgi gösteriyorlar. Buzlu sular, kahveler gırla gitti... Her zamanki gibi erişteli çorba içtik, ama eti boldu... İkisine 80 baht verdik. Sadece market fiyatı ile parasız içtiğimiz suyu ve termoslarımıza doldurduğumuz buzları hesaplarsak yemeğe para varmedik, diyebiliriz... 

Kalan yolu tamamlayarak Büyük Budha'ya vardık. Büyük buda gerçekten büyükmüş. Kaidesi ile birlikte 92 metre yüksekliği olduğunu okumuştum. Tayland'ın en büyük, dünyanın üçüncü büyük budasıymış.

Burada uzunca kalıp keyfini çıkardık. Diğer ziyaretçilerle muhabbetimiz oldu. Birlikte resimler çekildik.
Hava kararmak üzereyken yatacak yer bulmak üzere ayrıldık.

Bir kaç kilometreden sonra zararsız evsizlerin takıldığı bir kutsal mekana geldik. Kamp için fena yer değildi. Ama iki tane sarhoş musallat oldu. Bizimle konuşma ısrarlarına katlanamazdık. Onların da bu mekanda kaldıklarını öğrenince bu durumdan daha da rahatsızlık duyduk. 

Küçük bir kız çocuğu aklı başında birini çağırdı. Adamla telefon çeviri uygulaması aracılığıyla anlaşabiliyorduk. Yakında bir tapınak vardı. Bizi oraya götürdüler. Baş rahip içerdeydi. Adam bu gece burada kalmamız için izin alırken beni de yanına çağırdı; girdim. Bizi seyreden insanlar önünde diz çökerek avuçlarını birleştirmiş rahibe saygı gösterir konuma geçtiler. Ben de ayak üstü, bir Budha selamı vererek kurtarmaya çalıştım.

Rahip İngilice biliyordu. Otur lütfen dedi. Selam yeterli değildi anlaşılan... Biraz tereddüt ettim. Bu arada emir tekrarı yaptı. Diz kırma becerim zaten yok, içten gelmeyince tam diz çökemedim. Hem ben onun kutsalına inanan biri değilim, neden daha fazla saygı bekliyordu ki? Biraz da zoruma giden bir psikoloji içindeydim. Adam kendimi rencide edilmiş hissetiğimi anladı. Şu anda kutsal bir mekanda olduğumuzu söyledi. Evet, Budha bir kral ve o her şeyin sahibi...
Biz de onun sahibi olduğu topraklarda ve de mekanındayız...

Rahip tapınakta kalabileceğimizi kabul ettikten sonra hep birlikte avluya indik. Bahçenin arka tarafından nehir geçiyordu. Hemen kıyısında uygun bir yere çadırlarımızı kurduk. Bizi tapınağa getiren adam ve yanındaki küçük kız ayrılırken onlara çikolata ikram ettim. Tapınaktaki hizmetliler bir el arabası su getirdiler. Yanmayan tavan ışıklarını ve vantilatörleri onardılar. Buz dolabını çalıştırdılar.

Sonrabir ara baş rahip sohbete geldi. Adam merak edip milliyetimizi bile sormadı. Ama Birol'un bisiklette Türk Bayrağı var. Düşündüm... Bir kaç yıl önce tapınakta bomba patlatıp yirmi cana kıyan kişi ile aynı dinin mensubu olarak Türkiye'den gelen bizler, neredeyse her gece bu tapınaklarda baş tacı ediliyoruz. Bence böyle bir anlayış, böyle bir vicdan insan olana diz çöktürür!

Kutsal mekanda içki içmekten de geri kalmıyoruz. Herkes başımızdan çekildikten sonra yemek tenceremizi ateşe koyduk. Bir yandan termosumuzdan buzlu romu götürüyoruz...

Konum:
14.608482,100.354703 
Wat Khum Thong

Günlük sürüş:151 km
Total:1.334 km


 Çin Mezarlığı, Thailand
                                                Çin Mezarlığı, Tayland

 Great Budha,Wat Muang,Thailand
                                               Great Budha-Wat Muang,Thailand

 Trafikte Kazazede,Thailand
                                              Trafikte Kazazede,Thailand


AYUTTHAYA (Tayland)
1-2 Şubat,2020

Yıllar önce Ayutthaya'ya güney yönünden pedal çevirerek girmiştim. Bugün kuzey yönünden şehre girerken fil parkında durduk. Onlarca fili bir yandan tımar ediyor, hazır olanların sırtlarındaki otuma koltuklarına turisleri bindiryorlardı. Bir süre bayağı kalabalık fil ve bakıcı kargaşası içinde kaldık. Tabi resim çekmeyi de ihmal etmek olmazdı. Ama tabi ki biraz burukluk histmedik değil. Yani bu hayvanlar sıcak parke taşların üzerinde gün boyu turist gezdirmek yerine kendi doğal ortamlarında olmalıydılar. Çevreci guruplar bu durumu sonlandırmak adına turistleri bilinçlendirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Tamam biz para verip de böyle sömürüye katkı sağlamadık ama, resim çekmiş olmak bile insanı suçlu hissettiriyor. 

Bu arada yaşça bizlerden büyük sayılacak  Amerikalı bir adamla tanıştık. Yanında orta derecede ingilizce konuşan sevgilisi rolünde thai bir bayan vardı. Amerikalı ile sohbetimiz  bisiklet üzerine... Gezdiğimiz ülkeleri anlatırken o da kendi ülkesindeki uzun tur yapmak için insanları cezbeden yerleri anlatıyor.
Adam Kanada sınırına yakın Montana'da yaşıyormuş. Burası her yıl beşyüz bin tur bisikletçisini misafir eden yermiş. Bisiklet parkları, kamp alanları, yüksek dağ geçitleri, krater göller...Amcam anlatıp duruyor. İyi de bizim oralarda tur yapmamız için servetimiz ne ki, farkında değil amk!

Ayutthaya 'da Shukhotai gibi eski Tahai Krallarını misafir etmiş Unesco tarafından koruma altına alınmış tarihi bir şehir. Bangkok'a yakın olduğu için çok yoğun bir turist potansiyeline sahip. Burada iki gün kalıp şehrin tadını çıkartmak istiyoruz.
Bugünlük acelemiz yok... 

Tarihî parkın yan caddesinden geçerek bir an önce kalacağımız konukevine  geldik. İ.net üzerinden rezervasyon yaparken yorumlardan işletmeci kadın hakkında bayağı bir ön bilgiye sahibim... Adı Mary. Belli ki takma isim. Mery  benden biraz düşük seviyede ingilizce biliyor. Her söylediğini tam anlamıyorum.
O da anlamdığı kelimeleri güklümsemeyle geçiştirip kafa sallıyor. Müşteriyle iyi ilişki kuran akıllı esnaf bir kadın...

Mary bizim giriş işlemini yaparken yanında çalışan biri masadaki muz sepetini önünümüze koydu. Free muz... Birer tane de büyük şişelerden buz gibi sularımızı getirdi. Biz tabi ki birer bira tercih ederdik be Mary!

Şaka yollu, "welcome drink" birer bira olamazmıydı diye zarf attım.
Kadın içki bulundurmaya kökten karşı. Müşteriler içmeye başlayıp sabaha kadar kalkmıyorlar, diyor. Dedim ya, akıllı kadın... 
WiFi şifresi : iloveyou!

Öyle kirlenmişim ki, kese yapmam gerekiyor. Kaç gündür tapınaklarda soğuk suyu dökünüp çıkıyoruz. Saatlerce sabunlanarak adam gibi yıkandım. Çamaşırlarımızı da Mary ile pazarlık yaparak yıkamaya verdik. 4-5 kilo çamaşır için 80 Baht aldı.(3$] 

Şimdi dinlenme zamanı... Klima harıl harıl çalışıyor. Dört gündür dışarıda yatmanın ve günlük 100 km üzerinde sürüş yapmanın yorgunluğu atılacak.

Akşam üzeri bir kaç saatliğine şehre çıktık. Gece pazarında bir şeyler yedik. Burada yemek üzerine yüzlerce esnafın olduğu pazarlar kuruluyor. Çorba,makarna,ızgara etler, kavrulmuş böcekler, suşiler, tatlılar... Anlatılamayacak kadar bol çeşitlilk var.

Gece pazarından döndüğümüzde elimizdeki içkileri Mary ile muhabbet yaparak lobideki oturma alanında içtik. Kendisi hiç evlenmemiş... Ben hep bu frekansta kaldım. Şamatanın sonunda O'na Avrupalı zengin birini bulmak için söz verdim.

Aynı anda yanımızda yemek yerken sobete katılan yerli bir adam vardı. Onunla da biraz sohbet edip, Tayland ile ilgili bilgiler edindik. Adam tur rehberiymiş. Çevre ve fiyatlar hakkında bilgiye sahip, kendi aracı ile şehirde dolaşmamızı teklif ediyor. Ben yatmaya gittim. Onlar Birol kardeşimle dışarı çıktılar.
Bana iyi geceler!

Sabah Mary'nin kahvaltısı fena değildi. Masada dolu bir muz sepeti... Öyle bizim çikitalardan değil. Parmak muz... Daha küçük ve aroması yüksek. Omletler de geldi. Kızarmış ekmekler ve reçel. Tayland'a geldiğimizden bu yana ilk kez ekmekle karşılaştık. Mary ikinci kahveyi doldururken, ben bir kaç dilim ekmeği kızartıcıya yerleştiriyorum. Kadın hiç göz koymuyor. Kendimizi sevdirdik. Diz kıkırdağının deformasyonu sebebiyle hafif aksayan bacağı ile bile ilgileniyoruz.
Kolay mı, günlerdir yüzünü bile görmediğin ekmekten dört dilim daha otlanmak!

Kahvaltı sonunda şehir gezimiz başladı. Bisikletlerle Tarihi Park'ın içine sokmuyorlar. Yürüyerek çıktık. Sadece Yatan Budha'nın bulunduğu Wat Yai Chai Mang Khon Tapınağı'na gitmek için bizim triportör diye isimlendirdiğimiz üç tekerlekli tuk tuk kullandık.

Bu tapınakların isimlerini ezbere bildiğimi sanmıyorsunuzdur. Size bilgi olsun diye notlarıma alıyorum... Ama bu kadar! Şimdi merak edenler "Ayutthaya'da gezilecek yerler" diyerek Google Amca'ya sorup öğrenebilirler.

Sabah kahvaltı saatimizi 7.30'dan 6.30'a çektik.
Yola erken çıkmayı planlıyoruz. Rotamızda Kanchanaburi'deki Kwai Köprüsü var...  

Konum:
14.349702, 100.571623
San Sook Place

Günlük sürüş:48 km
Total: 1.382 km


 Ayutthaya,Thailand
                                                    Ayutthaya, Thailand

 Ağaç Budha,  Ayutthaya, Thailand
                                    Ağaç Budha,Ayutthaya,Tayland (2020-1014)


WAT NONG KRADI (Tayland)
03.02.2020

Sabah Mary erken kahvaltı sonrası bizi yolcu etti... Kendisiyle bir kaç resim çektik.
Biraz cabimize muz doldurduk. Soğuk sularımızı hallettik ve yola çıktık.

İlk saatlerde kısa bir süre anayoldan devam edip daha sonra köy yollarına girdik. Nefis bahçeler arası bir gün. Pirinç tarlaları, ördek çiftlikleri, tropikal meyve ağaçları...

Saat 16.00 civarında 100 kilometreyi doldurmuştuk. Artık son verelim dedik. Bugün fazla bile oldu. Normalde bir saat öncesinde kalacak yer aramaya başlardık.

Kanchanaburi'ye 45 km kaldı. Tabi ki, yine bir tapınaktayız...Bir ara rahipler geldiler. Meraklı köylülerden de bir aile vardı. Şamata sona erdiğinde küçük bir kız gurubu poşetle mango getirdi. Resim çekmek isteklerini yerine getirdik. Çok kalmadan gittiler.

Ayrı bir kulübede yaşayarak bana göre ölümü bekleyen yaşlı bir rahip sürekli çevremizde. Onu hep güldürüyoruz. Kolnuşmamız beden dili... Ama o sanki biz anlıyormuşuz gibi kendi dilinden konuşuyor. Kaldığımız süre boyunca kuru yaprakları süpüre süpüre bitiremedi.

Gece yakımızda bahçe yaktılar. Biz resmen yangın sandık. Kontrollü yapılmış... Sabahında anladık ki, hasat öncesi şeker kamışlarının kuruyan yaprakları yakılırmış. Biz bunu bu bölgede gördük. Daha kuzeyde şeker kamışları tamamen kuru yaprakları ile birlikte hasat ediliyordu. 

Yarın için Kanchanaburi'de daha önceki bisiklet turumda konakladığım nehir evlerini tercih ederek rezervasyon yaptım. Bamboo House Resort iki tek yer yataklı oda, ortak banyo 346 Baht... Yani kişi başına 5.50$ düşüyor.
Nehir üzerinde, dubalara yerleştirilmiş bambu bungalov; 
Çok egzotik... 

Konum:
14.168050, 99.824842
Wat Nong Kradi 

Günlük sürüş:103 km
Total :1.485 km

 Wat Nong Kradi,Thailand
                                               Wat Nong Kradi, Thailand


KANCHANABURI-KWAI BRIDGE(Tayland)
04.02.2020

Şehir girişinde bankadan para bozdurup önce İngiliz mezarlığına girdik. Sonraki durağımız Kwai Köprüsü oldu. Daha önceki turumda resim çektirdiğim aynı noktada durarak resimler çektik. Bunu önceki günlerde Ayuthaya'da da ağaç Budha önünde yapmıştık... Benim için çok değerli bir andı. Ve bu anda genç Alman bir çocuk elindeki küçük bir mikrofonla yaklaşıp konuşmak istedi. 
Bangkok'ta üniversite eğitimi görüyormuş. Ziyaretçilerle Kwai Köprüsü hakkında  bir radyo için roportaj yapıyor. Almancada anlaşarak "tamam" dedik. Genel tema, İngilizlerin köprü yapımında zor şartlarda çalıştırılması üzerineydi. Tabi ki, savaşın kötü şey olduğundan söz ettim. Son soruyu da ben sordum. 
İngiltere nere, Japonya nere ve Tayland nere? Yani İngiliz ve Japonların kendilerine ait olmayan bu topraklarda ne işleri vardı?

En klasik cevap,"barış için" olabilir;
Ama artık bu yalanı kimse yemiyor... 

Bu sesli kayıt beş dakika kadar sürdü. Ardından hatıra resmi çektirip tren geçiş saatinde tekrar gelmek üzere köprüden ayrılıp yüzen bambu evimize yerleştik.

Daha önceki gezimde, köprü üzerinden sesli efektlerle o yılları anımsatan nostaljik bir tren vardı. Bu trene binip köprüden geçiyorduk. Şu an öğrendim ki, o tren yok. Bunun yerine normal yolcu treni geçiş yapıyor. İnsanlar köprünün üzerindeyken tren göründü. Sürekli siren çalarak yavaşça köprüye girdi. Bu arada herkes rayların iki yanındaki boş bölmelere sığınarak trene yol veriyor ve bu arada resim çekiyor. Beş-on dakikalık böylesi bir heyecan... Biz de resimler çektik. Hatta uzun süre raylardan kenara çıkmayıp treni bekleterek, daha fazla heyecan kattık. Bizim bu eylemimizden diğer turistler de daha çok resim çekerek yararlanmış oldular.

Her hangi bir tepki yok... Aksine geçiş sırasında makinist ve tüm tren yolcuları pencerelerden el sallayarak bizi selamladılar...

Kwai Köprüsü Japonların, İngiliz askerlerini esir olarak çalıştırıp inşa ettiği bir köprü... Bu isimle çekilen ve özellikle ıslık sahnesi ile hatırlanan bir film pek çok dalda oscar ödülü alıyor. Sonrasında Kwai Köprüsü'nün turistik şöhreti parlıyor.  
Yemek yedik. Kurutulmuş muz yaprağı ve bambudan örülmüş şapkalar satın aldık. Hani o bizim hasır şapkalar gibi... Bu şapkaların faydasını turumuz boyunca göreceğiz. Benimki geniş kenarlı, güneşe karşı çok koruyucu oldu. Ama fazla rüzgar aldığı içindaha sıkı ip kullanmak zorunda kaldım. Bu da rahatsızlık verici bir şey...

Bir de günün olayını anlatayım da, düştüğümüz durumdan sizler de ders çıkarın. Şehrin değişik yerlerini gezerken çok seksi giyimli bir genç kadın dikkatimizi çekti. "Şuna bak, yumurta gibi", diye mırıldandık. Öyle dikkat çekiyordu ki, açıkçası laf attık.
Bu güzel mahluk bize döndü ve gülerek, şakacı bir dille:
"Biz Türkler, her yerde varız!" demez mi?!
Yumurta popolu kızımız da yabancı enişteyle tokuşturuyordu!
Biraz şok olduk ama, o da kendisini mahcup hissetti;
Karşılıklı gülümseme ve iyi dileklerle ayrıldık.

Konum:
14.039628, 99.507355
Bamboo House

Günlük Sürüş:48 km
Total: 1.533 km



 Kwai Bridge, Khancanaburi
                                                Kwai Bridge,Kanhanaburi,Thailand

 Bamboo Resort,Kanchanaburi
                                          Bamboo House,Kanchanaburi,Thailand


WAT CHALERM ART (Tayland)
05.02.2020

Sabah lastiğimin patlak olduğunu gördüm. İşin daha kötüsü bir tane de arka tel kopmuş, hemen yola çıkamadık. Birol Bamboo evlerde bekledi... Ben şehirde bir tamirci bulup ruble tarafından kopan teli değiştirdim... Sağlam bir akort ve frenlerin kontrolü yapıldı. Saat 10.30 da ancak yola çıktık...

Önümüzde Floating Market, yani yüzen pazar var. Yüzen ev ve yüzen pazarlar bu topraklarda çok fazla... Uzun süren muson yağmurları çoğu bölgede kanallar, akarsu, deniz, göl ve göletleri yükselttiği için genellikle bu bölgelerde kazıklar üzerinde evler görürsünüz. Bazıları da suyun seviyesi ile birlikte alçalıp yükselen dubaların üzerinde kurulmuştur.

Kanalların şehir içine girdiği pek çok yerde köylüler kayıklara koyarak bu yollardan getirdikleri ürünlerini satmaya çalışırlar. Belirli yerde toplanan kayıklar üzerindeki tezgahlarıyla yüzen pazar oluşur. Turistik getirisi dikkate alınarak daha sonradan planlı oluşturulan yüzen pazarlar da var. Ama bütün bunların içinde en eski ve bilineni bizim de ziyaret etmek istediğimiz Damnoen Saduak Yüzen Pazar...

Bugün yine bir tapınakta konaklayacağımızı söylerken kendime olduğu kadar size de gına getirdiğimi düşünüyorum. İtitraf edeyim ki kolaya kaçıp sürekli tapınaklarda kalmak bir hataydı. Biraz da doğa içinde kamp yaparak daha farklı heyecan ve deneyim yaşamalıydık. Tapınakların kolaylığı bizi baştan çıkardı. Reddeden yok, aksine ikram bile var. Elektrik,su,banyo tuvalet gibi konfor da cabası...Halbuki tekrar tekrar gelinebilecek bir yer değil ki bu ülke... Git bir gece de pirinç tarlalarının ta ortalarındaki kamelyalarda kal ve sabah gün doğumunu tarladaki balıkçıl kuşlarla yap. Kaç tane göl, kaç tane nehir boyundan geçtin, bir defasında su kenarında çadır kur da sabah kıçını bu suyla yıka!
Mesela yani...
Kendime kızıyorum!

Konum:
13.694308,99.843104
Wat Chalerm Art


WAT BANG TA KOİ-BANGKOK (Tayland)
06.02.2020

Dün kaldığımız tapınağın uzaklığı yüzen pazara 35 km kadardı... Bölgede Hindistan cevizi bolluğu var. ilginçtir ağaçlar adacıklar halinde suyun içinde ekili.Çevrede adım başı coconat fabrikaları var... Böylesini ilk kez gördüm. Bir iki ceviz suyunu içip rendeli bir aletle içini kazıyarak yedik...(20 Baht)

Damnoen Saduak'da bilinen popüler pazarın dışında bir kaç yüzen pazar daha var.... Onları da tabelalardan dikkate alarak gezdik.Tabi ki etkin değildiler. Damnoen Market çok hareketliydi...Bisikletlerimizi bırakıp içeride nehir kenarında uzunca zaman geçirdik.

Öglen saat 12.00'de 8 km ilerideki  Maeklong Railway Market'e geldik... (Tren Yolu Pazarı) Tren 14.30 da geçecekmis... 2.5 saat biralama yaparak bekledik. Ama değdi... 

Rayların üzerindeki pazarcılar apar topar çekilip trene yol verdiler... Biz de bol bol video ve resim çektik... Değişik bir heyecandı. Yüzlerce insanın arasından dikkatle geçen trenden içindeki yolcular el sallıyorlardı. Gerçi resim çekme telaşı öyle yüksekti ki, kimse onların selamlamasının farkında değildi.

Bu gece Bangkok'a yaklaştığımız yerde yine bir tapınaktayız. Yarın Bangkok Tren Garı'na uğrayıp, öğlen treninde yük vagonu varsa onunla sınır kasabası Aranyaprapet'e gideceğiz...

Konum:
13.525868, 100.186809 
Wat Bang Ta Koi

Günlük sürüş: 85 km
Total:1.685 km




 Damnoen Saduak Floating Market, Thailand
                                  Damnoen Saduak Floating Market,Thailand



 Railway Market,Thailand
                                           Railway Market,Maeklong,Thailand



BANGKOK-Chulalongkorn University Centenary Park (Tayland)
07.02.2020

49 km sürüşle tren istasyonuna geldik. Bangkok trafiği malum. Öğlen 13.05 treninde yük vagonu yokmuş. Yarın sabah 05.55 trenine binmek üzere söz aldık. On ikinci platformdaki yetkili ek bagaj işlerine bakıyor. Bazı trenlere mobilet bile alıyorlar. Tek sıkıntı yarın için bugünden bilet satılmıyor olması. Yarın sabah ilk tren bisiklet taşımaya müsaitmiş. Yani yolcuları taşıdığı vagonların dışında bir de bisikletlerimizi taşıyacak olan yük vagonu var.
Bu iş tamam, ancak nasıl ve nerede sabahlayacağız?

Garda banklar oturmaya müsait. İçeride klimalar çalışıyor. Bisikletlerimizi de buraya kadar sokmuşuz. Uzun süre oturup en sonunda yakınlardaki bir parkta uyumadan sabaha kadar takılmaya karar veriyoruz.

Burası üniversiteye ait serin bir park. Bütün gün buradaydık. Fıskiyelerde yıkandık, hortumun altına girdik. İçkimizi içtik. Yemek pişirdik. İnsanlarla tanıştıp, kendimize muhabet çıkardık. Akşamı ettik... 

Gece 22.00 de park kapanıyor. Kapısı bacası kilitlenecek bir yer değildi ki, nereye gidelim? Görevlinin ikazına rağmen gitmedik. O da bir daha gelmedi zaten.

Gece yarısı saat 03.30 da istasyona geldik. Kapılar açıkmış. Biz farkına varamadık. Bu yüzden garın karşısındaki 7 Eleven'da takıldık. Takıldık ile tıkındık kelimelerini beraber kullanmalıyım. Sanki trende aç kalacakmışım gibi fazlasıyla hazır yemek yedim. Hatta bu saatte bira içitim...  

Bilet gişeleri saat 04.00 de açıldı. Sadece 49 Baht kişi başı tren bileti ve artı 90 baht bisiklet ücreti ödeyerek trendeki yerlerimizi aldık... Ver elini Ban Klong Luk Tayland-Kamboçya'ya sınır istasyonu... 

Konum:
13.739613, 100.523788
Chulang Korn Üniversite Parkı

Günlük sürüş:49 Km
Total: 1.734 km


 Bangkok,Thailand
                                                       Bangkok,Thailand


                                                *    *    *

KAMBOÇYA

ARANYAPRATHET-POİPET SINIRI (Tayland-Kamboçya)
SINIR GEÇİŞİ...

SİSOPHON (Kamboçya)
08.02,2020


Trenle gelmek biraz eziyetliydi... Dar koridorlardan bisikleti indir-bindir işi bizi yordu . Gerçi daha çok sıcaktan bunaldık. Lokal tren olduğu için yüz kadar istasyonda durmuşuzdur. Çok fazla istasyon vardı, her birinde durdu... Kalabalık  bir tren ortamı yaşadık.

Topu 245 kilometrelik yol beş saatten uzun sürdü. Bunu başından beri biliyorduk. Saat 11.15 de sınıra geldik. Curcuna içindeyiz. Sınır bölgesi çok kalabalık... Son paralarımızla çorbalarımızı içip çıkış ofisine gidecektik, bir görevli aşağıdaki polis noktasına yönlendirdi. Tayland çıkış kaşesini üst kata çıkmadan araç geçişinde vurdular.

Vize polis ofisini arıyoruz. Büronun yerini söylemeyen kötü niyetli bir sürü kırkayak insanı aşarak vize ofisini bulmak hiç de kolay olmayacak gibi görünüyor. Bu keşmekeşliğe biraz sinirleniyoruz. Hiç bir resmi görevi olmayan bir sürü ayakçının baskın tekliflerine kanarak para veya pasaportunuzu kaptırmamalıyız. Nihayet tüm olumsuzluklar arasında vize ofisini bulduk. Bir resim ve 33 $ para vererek form doldurup oturduk, bekliyoruz.

İçeride klima var. Polisler muhabbeti seviyor. Beş dakikada bir aylık vizelerimiz hazır. Pasaportlarımızı alıp daha aşağıdaki giriş noktasına geldik. Burada da geliş formu doldurup, elektronik parmak izi vererek ülkeye giriş yaptık. Benim eski yıllardan kayıtlı olduğu için parmak izimi almayı devam ettirmediler. İşimiz kısa sürdü... 

Artık Tayland'daki trafik rahatlığını burada göremeyeceğiz. Çevreye bakıldığında aslında bütün konforun bittiğini görmek zor değildi. Korna çalanlar, "hello" diye seslenenler, yolun tozu toprağı... Bütün manzara ve efekt bir anda değişmişti. Birol'un yüzündeki ifadeye baktım. Moralsizlik aradım. "Nereye geldik biz?" der mi ki acaba?
Yok, yok...
Çok belirgin olmayan kısa bir şaşkınlık var geldi ve geçti...

Biraz döviz bozdurmak istedik, 100 dolardan küçüğünü bozmuyorlardı. Fakat Kamboçya'da bakkal dükkanına veya bir sokak satıcısına bile dolarla ödeme yapabileceğimizi biliyorduk. İkimiz ortak kullanmak üzere toplam 100 $ bozdurduk. Bol sıfırlı paraya alışmak da kolay olmayacaktı.

Sınırdan bu otele kadar 47 km ile rüzgara karşı geldik. Trafik bizde olduğu gibi sağdan akıyordu. Aynalarımızı tekrar sol tarafımıza aldık.

Bir kaç saatlik sürüşle en yakın şehir Sishopon'a vardık. Önceden rezervasyon yaptığımız hoteldeyiz.

Yarınki hedefimiz Siem Reap....

Konum:
13.58771, 102.968126
Phnom Svay Hotel  

Günlük sürüş:47 km
Total: 1.781 km





Bangkok-Kamboçya Sınınr Treni
                                           Bangkok-Poi Pet Sınır Treni, Tayland


                                                Poi Pet Sınır Kasabası,Kamboçya



SlEM REAP-WAT ANKOR (Kamboçya)

09-10-11 Şubat,2020

Kamboçya'da ikinci günümüz. Sürüşümüz fena geçmedi. Trafikte daha fazla dikkatli olmak ve daha fazla reflerks göstermek durumundayız. Bu durum bizi zinde tutuyor. Monotonluğun dışına çıkıyorsunuz. Çevredemizdeki tüm hareketli unsurlar karşısında aporttayız.

Sürekli korna ile ikaz edilmek, yanımızdan her geçen motorsikletlinin yavaşlayarak bizimle selfi yapması, "hello" diye bağırarak selamlamaları sinir bozucu gibi örünse de biz bunlara çabuk alıştık. Mevcut durum hoşunuza gitmeyebilir. Bunu değiştirmek yerine alışkanlık gösterirseniz daha mutlu olursunuz. Kaldı ki burada bulunmak kendi tercihimiz.

Bugün Siem Reap'de olmanınbizim için farklı bir heyecanı daha var. Önceden irtibatta olduğumuz Türk gençlere misafir olacağız. Seyfullah ve Özgür arkadaşımız Siem Reap'da otel işletiyorlar. Bir de Ramazan kardeşimiz var. Bu üç genç ve tur arkadaşım Birol Tire'li... Aynı toprağın insanı olarak bir araya gelmenin planını daha yola çıkmadan kurmuştuk.

Burada yanlış anlamaya mahal vermemek adına bir not düşmek zorundayım. Bazı insanlar tamamen feodal yalakalık ve ayrımcılık güderek bir birlerine "Topraaam" derler ya hani... Aynı topraktan olmak onlar için kutsallıktır ve oralı olmaya derin anlamlar yükleyerek kendi camialarını oluştururlar. Genellikle erkeklerin asker ocağından tanıdığı -belki kadınlar da yurtlardan tanıyabilirler- o şovenist kelimeyi kastetmiyorum...  

Otelin yeri haritalarda daha önceki sahipleri tarafından yanlış yüklenmiş. Nedense bu yanlış pointleri sildirmek biraz zor oluyor. Adrese geldiğimizi düşünürken baktık alakasız bir yerdeyiz. Haberleşebilmek içib henüz sim kartımız da yok. Yakınlardaki bir spa otele girip resepsiyondan wifi şifresini aldık. Sağ olsunlar, Seyfullah ve Özgür kardeşimiz mesajı aldıkları gibi yola çıkıp bizi şehir girişinde motorsikletle karşıladılar. Onları takip ederek kalabalık şehir trafiği içinde otele geldik.

İlk gece kısa bir şehir turumuz oldu. Bu arada telefonlarımıza sim kart satın aldık. Sekiz GB, sadece i.net bağlantısı ve 30 günlük süresi olan karta toplam 6 $ ödedik. Bunun bir doları kart bedeli, beş doları paket ücreti...

İlk geceden masa başı muhabbetle 30-40 tane 33 cl'lik kutu bira içmişiz. Burada büyük bira bulmak biraz zor; nedense hep küçük bira satılıyor. Bir de kapakların altında bedava var. Hiç de boş geçmiyorsunuz. Neredeyse yarıdan fazlası bedava çıkıyor. Birayı yarım dolara satın alıyorsunuz. Bedavalarla tanesinin en çok 20 cente mal olduğunu hesaplayabilirsiniz.

Gençlere getirdiğimiz rakıyı yolda kırdık. Bunu da kendilerine söylemeyi pek anlamlı bulmadık. Oysaki onlar bizi daha ilk günden mahcup ederek rakı ve çiğ köfte ikram ettiler. İkinci gecemizde ise özel mangal yakıldı. Ramazan arkadaşımızın Kamboç eşi ananas içinde özel pirinç pilavı yapmış. Gençler de tavuk ızgara ve dana köfte hazırlamışlar. Tüm bu güzelliklerin içinde o gece şehre gelen iki turcu arkadaşımız Bekir Kılıç ve Cemal'i de davet ederek hep beraber renkli bir gece geçirdik.

Siem Reap'e gelip de Wat Ankor'u görmemek olmazdı. Siem Reap'den ziyade Kamboçya demek, Wat Ankor demektir. Ülkenin bayrağında Wat Ankor'u görebilirsiniz. Sekiz asırlık Hinduizm ve Budizm inancının yaşandığı Kymer mimarisi ile yapılmış kocaman bir şehir... Biraz abartacağım; bence burası dünyanın diğer harikalarını geride bırakacak bir yer...  

Bir gün öceden satın aldığımız bilet ile sabah erken saatte gündoğumuna gittik. Bilet satış ofisi kaldığımız yere çok yakın, ama Wat Ankor'un batı kapısından giriş yapmak için bisikletle sabah karanlığında 8-10 kilometre kadar yol yapmak zorundaydık. Caddelerde onlarca araç ve hepsi turist dolu, oluk oluk insan gündoğumunu karşılamak için Wat Ankor'a akın ediyor...

Siem Reap'de üç gece kaldık. 
Gece pazarları, barlar sokağı, oteldeki gece alemleri derken...Gayet keyifli geçti.
Son gün tost ekmeği ile kahvaltı yaptık. Geceden beri hiç uyumayan Özgür kardeşimiz bizi yolcu etti. Diğer gençlerle akşamdan vedalaşmıştık. Bu arada Bekir ve Cemal ile haberleştiğimizde onların da tura devam etmek üzere otobüsle komşu ülke Vietnam'a yola çıkacaklarını öğrendik.

Yolda olmak çok güzel bir duygu!
 
Konum:
Teira Hotel

Günlük sürüş: 111 km
Şehir içi sürüş: 45 km
Total Sürüş:1.937 km



                             Tireli Kardeşlerimiz,Teira Hotel,Siem Reap,Kamboçya

Kemal Şanlı,Birol Önal,Bekir Kılıç Cemal Blg Buluşması
      Kemal Şanlı,Biraol Önal,Bekir Kılıç,Camal Blg Buluşması,Siem Reap,Kamboçya


 Wat Ankor,Siem Reap,Kamobçya
                                       Wat Ankor,Siem Reap, Kamboçya


 Ankor Wat, Bayon Tapınağı Girişi
                            Wat Ankor, Bayon Tapınağı Giriişi,Siem Reap,Kamboçya


STOUNG (Kamboçya)
12.02.2020

Ülkenin fakirliğini her baktığınız şeyde görebiliyorsunuz. İlkel taşıma araçları,giyim,yemek, çoğu tek göz penceresiz evler...

Yol üzerinde haşlanmış mısır satıcıları var. Kahvaltı sonrası bir iki mısırla ara öğün yapıyoruz. Bazen ardına hindistan cevizi götürüyoruz. Sıklıkla limonla sıkılmış şeker kamışı suyu içiyoruz. Buranın cevizleri oldukça büyük. İçindeki suyunu bitirmekte zorlanırsınız. Gerçeten o kadar büyük. Ama coconat kısmı, yani içi yenecek kadar fazla değil. Sadece yarı pişmiş bir yumurta akı kadar incecik, salyamsı bir kısmını kaşıkla yiyebiliyorsunuz.

Bir de bol bol pitaya dedikleri ejder meyvesine rastlıyoruz. Kilo fiyatı 1.3 $ civarında... Tayland'da beyaz içli olanını yemiştik. Burada kırmızı içli ejder meyvesi de yedik. Ben daha önce Vietnam'da yemiştim. Oralarda Dragon diyorlar. Öyle çok tatlı bir meyve değil. Değişiklik adına bir kaç kez yenebilir belki, ama ben olgun mango ve rambutan meyvelerini hiç bisine değişmem.

Bugün iki bin kilometreyi doldurduk. Bunun da kutlamasını taptık. Bu ritüel, Birol'un olmazsa olmazlarından... Benim de sevdim. Önümüze ara hedefler ve karşılığında küçük ödüller koyarak daha motive oluyoruz.

Sürüşümüz sona erdiğinde bir tapınağa girip kalmayı denedik. Burası Kamboçya, pek umutlu değildim. Geçmiş turlardan tapınaklarda konaklamak için rahiplerin izin vermediklerini biliyorum. Nitekim önce red edildik. Biraz ısrarcı olunca izin kopardık. Fakat pasaportlarımızı rehin bırakmamız istenince kalmaktan vaz geçtik.

Yakındaki bir guesthouse vardı.
Fanlı iki ayrı yatak, banyo duş içerde 9 $ ... Kişi başına 4.5 $
Buraya yerleştik. 

Konum:
12.965297, 104.566319
Svaybak Restorant and Guesthouse 

Günlük sürüş: 95 km
Total:2032 km


 Stoung,Kamboçya
                                                          Stoung,Kamboçya

                                                      
KAMPONG THMA (Kamboçya)
13.02.2020

Kamboçya günlerimiz keyifli geçiyor.
Yemek olarak Tayland'da olduğu gibi her öğlen etli ve sebzeli erişte çorbası içmeye devam. Acısı da iyi acı...Burnumuzu silmeden yemek yediğimizi hatırlamıyorum. Bazen kendileri de acıyı basıyorlar. Ama çoğunlukla biz kendimiz azcık ondan, azıcık bundan derken bütün soslardan koyuyoruz. Sonra da zehir içiyoruz. Ama ne zehir ! Şunu da söyleyelim, hiç bir şekilde rahatsızlık vermeyen bir acılık... Demek ki buradaki biberlerin genetiği insan bünyesine uygun. Hahhaaa! 

Türkiye'ye getirmek üzere biber tohumu da kuruttuk!

Kalacağımız yer şehir merkezi. Asansörlü çok temiz bir bina ve oda fiyatı sadece 7$... Şaşırtıcı değil mi? İki kocaman yatak, tepemizde iki ayrı fan, özel banyo ve tertemiz tuvalet...

İşletmeci teyze önce dokuz dolar istedi. Klimalı oda için ise 15 dolar... Pazarlık edince fanlı odayı 7 dolara indirdi. Ama ne hikmetse klimalı odada zırnık bile indirmedi. Odayı güneş görmeyen arka cepheden aldık. Oldukça serin. Fan da iki tane...Tekli olunca bazen iki yatağa yeterli olmayabiliyor. Bu paraya bedava...

Çarşıdan termosa buzumuzu doldurduk. Siem Reap'dan litrelik şişelerde 5$ 'dan aldığımız ithal rus votkalarımız var. Olmazsa olmaz... 

Kamboçya'da ördek ve tavuk yumurtası arasında fiyat farkı yok. Tayland'da ördek yumurtası daha pahalıydı. Biz de burada sürekli olarak ördek yumurtası alıyoruz. Türkiye'deki gibi çamur kokusu da yok. Akşam yemeklerimizin içine iki adet sütle terbiye olarak kullanırken, ikişer adet yumurtayı da sabahları haşlanmış tüketiyoruz. Her gün kişi başı üçer yumurta çok değildir herhalde?
Canan Ablam yol veriyor.
Üstelik organik yumurta tüketiyoruz.
 
Konum:
12.499637,105.125188
Thamor Da II Guesthouse 

Günlük sürüş: 93 km
Total: 2.125 km 


 Stoung,Kamboçya
                                                 Kampong Thma,Kamboçya


TBONG KHMUM PROVINCE (Kamboçya)
14.02.2020

Sabah hotelden ayrılırken yaşlı bayan duvardaki kraliyet ailesinin resimleri hakkında bilgi verdi. Kendi dilinde de olsa anlamaya çalıştım. En azından duvarlarda asılı onlarca resimden anladım ki onları çok seviyor. Ayrıca kralın bebeklik resimleri de vardı...

Bir ara yanlış yolda olduğumuzu farkederek geri döndük. Bize toplam 32 kilometre fazladan sürüşe mal oldu... Ama şans bu ya sabah yemek toplayan genç rahiplerin seranomisine denk geldik. Bu herşeye değerdi... Ayrıca çok güzel bir kauçuk ormanından geçtik. Yol üzerinde meyve satıcılarında oturup kırmızı ejder meyvesi yedik. Bunun yanında bize pek çok değişik meyvelerden de tattırdılar. Eh işte böyle Polyanna gibi olalım. Yanlış yola girmemiş olsak bu güzellikleri yaşamayacaktık!

Geri dönüp gerçek rotamıza girdikten sonra Stung Trang kasabasına geldik. Bir önceki feribotu iki-üç dakikalık gecikmeyle kaçırınca beklemek zorundaydık. Aynı feribot karşıya geçip tekrar geri gelecekti. Bu da en az 45 dakika demekti. Karşıda kafe benzeri bir işletme vardı. Baktık herkes burada oturuyor, biz de onlara katılıp hamaklarda yatarak bekledik.

Feribot yolculuğu çok maceralı geçti. Toz toprak içinde bir yokuştan inerek, aşağıda nehir kıyısına yanaşan feribota bindik. Bir sürü motorsiklet, kamyon ve otomobillerden yükselen toz bulutu içinde soluk almak imkansızdı. Feribota önce bisiklet ve yayaları almaları bizi biraz kurtardı.

Mekong Nehri'nin karşısına geçtiğimizde saat 17.00 olmuştu. Müslüman mahallelerin içinden devam edip Catholic Parish Of Kdol Leu adında bir kilisenin karşısındaki bambu eve yerleştik. İki ayrı oda, fanlı, cibinlikli yer yatağı 3$ ...

Bambu terasta işletmeci kadından aldığımız buz ile votkamızı içip güneşi batırmak ilk işimiz oldu. Henüz bisiklet çantalarımızı bile sökmemiştik. Bir yandan da dakiklarca resim çekerek günün son ışıklarını yakalamaya çalştık.

Mekong kenarında olmak başka duygular yaşatıyor insana...
Beni heyecanlandıran çok şey var anılarımda...
Yıllar öce bu nehrin sularında tekneyle seyahat etmişim.
Defalarca feribotla karşıdan karşıya geçmişim.
Vietnam'da yıllar önce denize döküldüğü deltalarda tekneyle gezmişim.
Laos'da şamrel lastikle rafting yapmışım...
Çok geriye gitmeyeyim, daha bir iki hafta önce kilometrelerce kuzeydeki Altın Üçgen'de Mekong'la buluşmuştuk!

Gece bakkala kadar gidip bir kaç kutu bira aldım. Köpeklerden rahat yok. Nasıl sarıyorlar! Kamboçya'da köy yerlerindeyseniz, hava karardıktan sonra her yer karanlıktır. Sokak lambası aramayın. Eskiden bu kadar çok elektriği olan köy bile yoktu. Şu anki durum biraz daha iyi görünüyor...

Bakkal dönüşü hemen karşımızdaki evlerinin bahçesinde oturan, daha sonra adının Maria olduğunu öğreneceğim işletmeci kadın davet etti. Elimdeki biralarla yanlarına gitmek zorunda kaldım. Oysa bahçede küçük bir bar vardı. Belki onlar da bira satıyorlardı. Biraz mahçup oldum. Kadın, biz odaya yerleşirken yemek tercihimizin olup olmadığını da sormuştu.
Ah güzel ablacığım, bizim gibi müşteriler seni aç bırakır...

Maria'nın torunu olan genç kız ingilizce biliyor. Karşımızdaki kilise ile de ilgilendiklerini öğreniyorum. Aynı zamanda kendileri hıristiyan bir aile...
Yol boyu bir sürü cami görmiştük. Arap giyimli insanların yaşadığı müslüman mahallelerinden geçtik. Şu anda da Maria ve ailesi ile birlikteyim. Bir hıristiyan aile...
Diğer Kamboçyalılar gibi değiller.
Estetikleri daha farklı...

Ben de farklıyım...
Bugünün sevgililer günü olduğunu unutmadım? Sevgili eşime online sistem üzerinden vazosu ile birlikte çok güzel bir çiçek göndermiştim. Dün biraz konuşmuştuk. Bugün tekrar arayıp onu sevdiğimi söyledim.

Konum:
12.27793,105.564416
Peace Hut Bungalov

Günlük sürüş: 98 km 
Total: 2.223 km


 Peace Hut Bungalov,Mekong,Kamboçya
                                   Peace Hut Bungalov,Mekong River,Kambodia




                                                 Tubong Khmum,Kamboçya


KRATlE (Kamboçya)
15-16 Şubat

Bambu evden saat 06 da çıktık. Daha önce 07.00 de yola çıkıyorduk. Bu yeni karar günlerin uzaması ile ilgili... Maria Ablamız arkadaşıyla birlikte bizi yolcu ederken resim çekilmemizi istedi. Beraberce bir kaç poz vererek iyi dileklerle ayrılıyoruz...

Yine dünkü gibi kilometrelerce süren müslüman mahallelerinden geçtik. Nihayetinde bu bölge gerimizde kaldı ve sokak restoranlarının birinde içini bile temizlemeden çevrilen domuz gördük. Artık müslüman nüfusun yoğun yaşadığı bölgeden çıktığımız anlaşılıyordu.

Mekong Nehri'nin sağ paralelinde dümdüz yolda 86 km yol yapmışız. Nihayet nehirde yaşayan mavi yunusların şehri Kratie'ye vardık.

Otele yerleşip duş aldıktan sonra bisikletlerimizle karşı adaya geçtik.Tekne 0,25$... Bisiklet için 500 riel aldılar... Gecelik otel fiyatımız kişi başına 4$...Nehrin karşısında -ortak balkona çıkıldığında- güneş batımı yapılalbilir manzaramız var. Bu paraya göre herşey on numara!

Mekong Nehri'nin geniş havzlarında çok büyük adacıklar oluşmuş. Bir nehir adası diyebileceğimiz Koh Trong Adası'nın güney ucundaki Vietnam Pagodası'na kadar gittik. Bisikletle en zor olan şey feribottan indiğimiz nehir kıyısından koca bir kumsalı geçerek yola çıkmak oldu. Nehir yatağındaki kuma motorsikletlerin kolay geçebilmeleri için tahtalar döşemişler. Ada dört tekerlekli motorlu araçlara yasak. Sadece köylüler tarlalarında traktör kullanabiliyorlar.

Sahil boyunca kazıklar üzerine bungalovlar inşa edilmiş. Burada halk nehire giriyor. Yani egzotik bir nehir plajı...

Adada bir-iki saat kalıp, akşam üstü saat 18.00 de son feribotla geriye döndük.

Birol yorgundu, odada kaldı. Ben yalnız başıma bir bara çıktım. Hemen yan sokakta, German Bar. Adından anlaşıldığı üzere barı çalıştıran bir Alman. Sifon bira 70 Cent, iki tane bira içtim. Bir kaç yabancı müşteri vardı. Bar sahibi Achim yıllar önce yaptığı bisiklet turunu anlattı. En çok da Türkiye'den geçerken yaşadıklarından bahsetti. Ben ise onun Kamboçya'ya yerleşme hikayesinin üzerinde durdum. Özel yaşamından bahsetti. Hikayenin özetinde bir Kamboçyalı kadınla yaşadığı aşk vardı. 

Bardan sonra artık kapatmak üzere olan son bir kaç satıcıya yetişip sokak yemeği yedikten sonra beş kutu bira alarak geri döndüm. Bir Ankor veya Ganz Berg bira 2.000 riel... (0.5 $-330 cl) Satışlar kampanyalı...En az %30 kadarı bedava çıkıyor. Bunu da Siem Reap da Sadullah'ın otelde öğrenmiştik. 10 bira 5 $ ödeyerek alıyoruz, genelde en azından 4 adet geri geliyor. Onun da bir veya ikisi tekrar geri dönüyor... Yani 15-16 adet bira 5$...
Gördüğünüz gibi, anlatmakla bitiremiyorum.
Biz çok sevdik bu işi!

İkinci gün pazardı... Nehir yunuslarını görmek için şehrin 15 km kuzeyine sürdük... Yolda bir kaç düğün törenine rastladık... Kapı önlerinde kurulu çadırların içinde gösterişli masalarda misafirler yemeklerini yiyorlardı... İlginç olan sabahın 06.00-07.00 si gibi saatlerde insanların bu davetlere katılmaları...
Yani bu saatte yemek!

Mekong'un bu geniş havzasında yaşayan Nehir yunuslarını izleme noktasındayız. Buranın turistik objesi mavi yunuslar. Çok fazla görünmüyorlar. Bunlara teknelerle fotoğraf avcılığına çıkan meraklıların ilgisi çok büyük. Günlerce peşini bırakmayıp burada kalan turistler var.
 
Tekne ile gezi fiyatı kişi başına 9$... Yunuslar bahane... Biz free noktada sadece gözlem yaparak takılıyoruz. Zaten tekneler de 100-150 metre önümüzde geziyorlar. Biz onlara kıyasla daha geniş bir görüş açısına hakimiz. Tabi yunuslar bahane, biralar şahane...
Bu arada daha sonra kullandığımız bedava kapaklarıyla birlikte yirmiye yakın bira içmişiz.

Mavi yunuslardan sadece bir defa su üzerine çıkan ikili çift görüntü verdi. Onu da ben bira almaya gittiğim için kaçırdım.
Yani ben değil, Birol gördü.


Dönüşte Kilo fiyatı 15.000 riel olan iri bir balık parçası aldık. 1.5 kg kadar... 5 $ verdim. Muz yaprağında pişirdik... Kalın derili beyaz etli bir balıktı.
Merak edip ne cins olduğuna bile bakmadan götürdük.
Ankor bira ile nefisti.... 

Konum:
12.483566, 106.01742
Heng Heng Guest House

Günlük sürüş: 86 km
Şehir sürüşü: 35
Total:2.344


 Peace Hut Bungalov,Mekong,Kamboçya
                                 Peace Hut Bungalov,Mekong River,Kambodia



 Feribot Geçişi, Mekong,Kamboçya
                                              Feribot Geçişi,Mekong,Kamboçya






 Kratie,Kamboçya
                                               Koh Trong,Kratie,Kamboçya
 Kratie,Kamboçya
                                                     Kratie,Kamboçya


KRONG SOUNG (Kamboçya) 
17 Şubat 2020

Bisikletlerimiz yan taraftaki komşu mağazada kilitliydi. Resepsiyonu bekleyen gençleri uyandırıp bisikletlerimizi aldık. Seri bir çanta yüklemesi sonunda Heng Heng'den saat 06.00 da çıktık. Nehir kıyısında aerobik yapan bir gurup vardı.  Bu bölgelerde her zaman gördüğümüz şey. Sabahları ve gün batımlarında halk nehir kıyısı, meydanlar veya parklarda bir araya gelerek müzik eşliğinde saatlerce toplu spor yapıyorlar.

Yol boyunca sabah erkenden başlayan düğün veya dini yemekli davetlerle yine karşılaşıyoruz. 

Buralarda hiç soymadan kabuğu ve püskülleri ile birlikte haşlanan mısır yemek  tutkumuz oldu. Karpuz yedik Hindistan cevizi suyu içtik. Yol üzerindeki ağaçlardan mango topladık. Kahve molası verdik. 

Phum Pratheat yerleşimindeki Heng Heng Otel'den çıkışımızın 90.ncı kilometresinde, anayol ile buluştuğumuz noktada pek çok et satcısı ile karşılaştık. Mangallar yanmış, elli-yüz metrede bir duman dumana ızgaralar...
Bir yerde yemek istedik. Tam otumuştuk ki, satıcı kadınla cep telefonumuzdaki çeviri ugulamasından konuşurken köpek etlerinin nefis olduğunu söyledi.
Çeviri yanlış olmasın diye check ettik.
Evet, bu bölge köpek etinde popülermiş.
Mezbahanın var olduğu zamanların Sütlüce uykulukçuları gibi duman dumana ızgaralarda köpek etleri satılıyor...

Bu durumla karşılaşınca yemeği daha sonraya salladık... Biraz daha bastırıp bulduğumuz bir otele yerleşeceğiz. Bu arada alışverişimizi de tamalamalıydık. Baktım benim arka lastik gümlemiş. Hemen karşımızdaki lastik tamircisinde işimizi görüyoruz... Buralarda hiç kendiniz uğraşmayın. İki teker araçlar tomobil ve kamyon sayısını ikiye-üçe katlar... Adım başı lastikçi ve şişelerde satış yapan sokak benzincileri bulmak mümkün. Yani motorsiklet ve bisiklet için cennettindesiniz...

Daha önce bazı yerlerde fareleri görmüştük. Ama sadece karnından yarılmış bir bütün halinde ve kafaları da üzerinde olduğu için tanımak kolaydı. Ama köpek etini fleto veya pirzola şeklinde pişirdikleri için anlayamadık. Sormak da hiç aklımıza gelmedi.
Otelde kendi pişirdiğimiz yemeği yerken bunu düşünerek kendimize güldük...

Konum:
11.91409, 105.636634
Phom Meas Guesthouse

Günlük sürüş:111km
Total Sürüş: 2.455


                                       Kamboç Düğünleri,Krong Soung,Kamboçya


KOH OKHNA TEI-PHNOM PENH (Kamboçya)
18.02.2020

Bugün 115 kilometrelik sürüşün sonunda tekneyle karşıya geçerek Mekong Nehri'nin küçük adası Khum Koh Oknha Tey'e yerleştik. Yarın kaldığımız yerin hemen yakınındaki demir köprüden Silk Adasına geçip ipek tezgahlarını göreceğiz. Daha sonra yine bir feribotla anakaraya ulaşarak başkentin şehir merkezine doğru pedallayacağız. Öğlene kadar belli yerleri gördükten sonra otelimize yerleşmeyi düşünüyoruz.

Gelirken son 20 km kadar öncesinde yol üzerindeki önceden belirlediğim Preah Vihear Suor Pagoda'ya uğradık... Biraz pislik ve bakımsız bir yerdi... Ama oradan çıkınca hemen karşısındaki pazar sokağında sığır etli nefis noodle soup içtik.. Bildiğiniz erişte çorbası... Ama bu çorbanın eti daha çok ve sebzeleri daha çeşitliydi. Çok beğendik.

Yerleştiğimiz yeri bir Yunanlı işletiyor... Eşi Kamboçyalıymış. Kendisi şu anda burada değil. Telefonda görüştük. Mekanın sorumlusu eşinin yakını olduğunu öğrendiğimiz bir genç Kamboçyalı. Odalarda iki ayrı yatak veremediği için kendi çadırlarımızı açmayı teklif ettik. Yunanistanlı enişteyi aradı ve çadır başına 5$ karşılığında anlaştık.

Çadırlarımızı bambu kamelyaların altına kurduk. Phom Pehn karşımızda tablo gibi duruyor. Yemeğimizi ateşe koyduk. Birol bugün perhizde, ben bakkaldan kaptığım biraları götürüyorum. Bir yandan da resim çekerek günün son kızıllığını yakalamaya çalışıyoruz. Nehir mavnalarını da kadraja alınca çok harika resimler kaydettiğim için keyifleniyorum.

Sivri sinek kovucu spreyimizi sıktıktan sonra yemeklerimizi yedik.
Ardından hamaklarımızda sallanarak kendimizi dinledik. Günün son çayları içildi. Artık yatma zamanı, ama insanın bu güzelliğe gözünü yuması gelmiyor ki; Hamakta biraz daha sallanıp yıldızları seyrederek uykuya dalmak varken...
Ama açıkta yatmak da yürek ister. Spreyin kovucu etkisi uzun sürmüyor. Bir süre sonra vampir sineklerin saldırısından kaçıp çadırlara sığınmak zorunda kalıyoruz.

Konum:
11.629971, 104.935097 
Silk Island Restaurant and Guesthouse 

Günlük sürüş:115 km 
Total: 2.570 km

 




 KOH OKHNA TEI
                                                Koh Okna Tai,Kamboçya


PHNOM PENH (Kamboçya) 
19.02.2020

Bambu terasımızda uzun süre takılıp seyir ve kahve keyfi yaptık. Sonra köprüden Silk Adası'na geçtik. İlk iskeleden binmek yerine orta iskeleye kadar sürdük... Bu arada bir kaç ipek dokuma tezgahı gördük. Bu atölyeler turistik olduğu için günün  erken saatlerinde boş görünüyorlardı. Ama günün ilerleyen saatlerde turlarla gezdirilen turistleri ağırlamak üzere bazı restourandlarda hazırlıklar çoktan başlamış...

Feribotla anakaraya geçtikten sonra şehrin merkezine doğru devam ettik. Önce Sangkat Wat Phnom ziyareti, 1$ giriş... Sonra kraliyet sarayı dışarıdan gezildi. Ardından otelimize geçtik.

Golden Noura Villa diye bir gueshouse bulduk. Bulduk derken, aslında başka bir yere rezervasyonumuz vardı. Havuzlu bir otelde kalmaya özenmiştik. Fakat arama motorundaki resimlerde gördüğümüz gerçekle karşılaşmayınca otel sorumlusu ile uzlaşarak rezervasyonumuzu cezasız olarak iptal ettik. Resmen hileye maruz kalmıştık. Hatalarını kabul ederek hiç bir şekilde direnmediler.
Çünkü haklarımızı biliyorduk! 

Akşam üzeri sokağa çıkıp biraz barlar sokağında yürüdük. Ardından gece pazarında takıldık. Yer sofralarında herkesle içi içe çeşitli yemekler yedik.
Burada yemek satıcılarından ne istersen satın alıyorsun ve ortada yerlere serili hasırlar üzerinde yemeğini herkesle yana yana yiyiyorsun. Bu ortam insanları yakınlaştırıp muhabbete vesile oluyor. 

Büyük şehirlerin geceleri, genellikle seks odaklı eğlenceye dönük olduğu için çevresinde dolaşıp sadece görsel takılıyoruz.
Bir teras bara çıkıp, sonra tekrar halkın yoğun olduğu Mekong kenarında rıhtımda banklarda oturduk.
Bira içtik.
Bu arada müşteri arayan sokak fahişeleri ile şamata yaptık.
Dereken gecemiz böyle geçti...

Hikayemiz bu kadarla kalmıyor tabi ki...
Ama bisikletin içinde olmadığı konuları buradan anlatmak yerine size Phonm Pehn ile ilgili bir link vermem daha pratik olur... 

Konum:
11.566642, 104.930143
Golden Noura Villa

Günlük sürüş: 23 km
Total: 2.593




 Phnom Penh,Kambodia
                                            Phnom Penh, Cambodia

Silk Izland,Phnom Penh,Kambodia
                                          Silk Izland,Phnom Penh,Cambodia

İpek Adası,Phnom Penh,Kamboçya
                                            İpek Adası,Phnom Penh,Kamboçya


KAMPONG CHHNANG (Kamboçya)
20.02.2020

Phom Pehn'den şehir çıkışına kadar ilk otuz kilometre trafik yoğunluğu ve ardından başlayan yol inşaatı ile birlikte karşı rüzgar da olunca Kamboçya'da ilk kez çok zorlandığımız bir günü yaşadık. Git, git yol inşaatı bitmiyor. Kilometrelerce yolun inşatına aynı anda başlamalarının sebebini anlamakta zorlanıyoruz. 

Her öğlen içtiğimiz erişte çorbası bugün müslüman bir mekanda içildi. İç yağlı yoğun et suyu ile yapılmış ve bol helal etliydi. Fiyatı da 5.000 riel... İçtiğimiz ayrı, termoslarımıza doldurduğumuz soğuk su ve buzları satın almak için zaten bu parayı öderiz. Bence misafiriz diye bu kar ettirmeyen müşteri profilimizi idare ediyorlar. Türkiye'de tam da sopalık adamlar oluruz...

Bir de modern bir benzin istasyonuna denk geldi. Turist otobüslerinin girdiği tertemiz bir tesis... Sıcak ve soğuk su makinası koymuşlar. Kahvemizi içmek için ocak yakmaya gerek olmadı. İkişer bardak içtik. Yanımızda ne kadar boş şişelerimiz varsa soğuk sularımızı doldurduk.

Tayland ve Kamboçya'da suya çok para harcanıyor. Bir buçuk litrelik suyu bakkaldan yarım dolar ödeyerek alıyorsunuz. Yemek satıcıları ve diğer işletmeler damacana su kullanıyorlar. Bazen damana ile su satan kamyonetleri gördüğümüzde boş şişe ve termoslarımızı doldurduğumuz oluyor. Sağ olsunlar para almıyorlar. Burada damacanalar bizdeki gibi pompalı değil, kendinden musluklu... Yani doldurma kolaylığı var. 

Tayland'da ise damacana yerine mahallelerde su otomatları var. Bu otomatlara bozuk para atarak  1.5 litrelik 4-5 adet kabınızı en fazla 0.20 $ karşılında doldurabilirsiniz. 

Günün sonunda yine güzel bir yerde konaklayacağız...
İki kişilik fanlı, wc duş içeride ve iki ayrı duble büyük yatak 7 $ karşılığı güzel bir yer bulduk. Hiç saate bakmadan yerleştik.
Zaten maaşalahımız var.
Neredeyse yüz kilometre yol almışız.

Batı ülkelerinde kış veya sonbahar aylarında yaptığımız turlarda sabahları dondurucu soğuğukta kalkıyoruz. Oralarda erken hazırlanıp yola çıkmanın zor olduğu aşikar... Belki çoğumuz uyku tulumunun içinde biraz daha kalarak yola koyulmayı öteliyoruz...Ancak burada durum farklı olmak zorunda... Sabah soğuğu yok. Ama geç kalırsanız aşırı sıcakta daha uzun süre bisiklet kullanmak zorunda kalırsınız. Durum böyle olunca bizler de erken kalkıp günün ilk ışıklarında yola çıkmak zorundayız.

İlk molamızı verdiğimizde 30 kilometre kadar yol almış ve ardından bir iki kısa part daha pedalladığımığızda öğlene kadar 70-80 kilometreyi ardımızda bırakmış oluyoruz. Sonrası keyife keder... Bu saatlerde güneş tepenizden öyle bir yakıyor ki, uzun kollu giyinmek veya geniş siperlikli şapka kullanmak fayda etmiyor.
Uzun öğle yemeği partisi, bazen biralama, bazen kendi ocağımızda pişirerek yaptığımız kahve keyifleri ile son bir 20-30 kilometrelik yolu bitirince günün eksiklerini tamamlamak üzere alışverişe yöneliyoruz. Sonra saat 14.00'ü gördüğümüzde kalacak yer için bakınmaya başlıyoruz.
Genel olarak günlüğümüz böyle... 

Tayland'da tapınaklarda konaklamak bulmak zor olmadığı için buralarda kalıp ancak 3-4 günde bir otelde yatmayı tercih ediyorduk. Ama kamboçya'da tapınak konaklaması pek mümkün değil. Bu yüzden otel konaklamaları daha cazip geliyor. Fiyatlar da çok makul... Tek handikap var, dışarıda kamp atmış olsak belki daha fazla macera ile karşılaşacağız ve bu da amacımıza katkı verecek.
Ama rahatlık da başka bir şey!

Kamboçya'da fanlı odaya en çok kişi başına 3-5$ verdik. Daha keyifli olsun derseniz 7-8$ ödeyerek klima ve özel buzdolabı olan bir odada kalabilirsiniz. Biz o anki gerekliliğe göre her ikisini de tercih ediyoruz.

Mesela bugün yerleştiğimiz yere iki kişi 15$ ödedik. Kişi başına 7.50$... Bu rakam her zamankinden biraz fazla... Ama klima zehir gibi çalışıyor. Gündüz oda ısısını 17-18 derece, gece uyurken 20-22 derecelere ayarlıyoruz. Dışarıda hissedilen sıcaklık kırk derece, biz buzdolabında yatıyoruz.

Yarın sabaha kadar keyif zamanı...

Konum:
12.247325,104.664924
Prochumet Guesthouse

Günlük sürüş:98 km
Total: 2.691 km


                                                      Phnom Penh, Kamboçya

KRAKOR (Kamboçya)
21.02.2020

Bugün kısa bir sürüş yaptık.
Önemli bir gün;
Tekneyle yüzen köyü gezeceğiz.
Bunun için Guesthouse 59'a yerleştik.
Kaldığımız yerde oda fiyatı sadece 5$'dı. Ayrı odalara yerleştik.
Genellikle ucuz yerlere denk geldiğimizde böyle yapıyoruz.
Arada bir kendi dünyamızda yalnız kalmak her gün birlikte olmanın hücrelerini yeniliyor.

Akşama doğru Kampong Luong Floating Village'deyiz.
Üç, dört kilometre ile Tohnle Sap Gölü'ne gelip 12$ ödeyerek tekne ile 1 saatlik tura çıktık.
Yüzen köy enteresan... 

Okul, Kilise,parti binası, benzin istasyonu, bıçkı atölyesi, buzhane, bakkallar, tapınak, sağlık ocağı, motor tamiri, soğuk demirci, manav dükkanı, bakkal-çakkal... Akla ne gelirse hepsi var...

Gecesinde yan tarafımızdan ezan sesi duyunca müslüman kitlenin buralarda da yaşadığını gördük. Hangi dinden olduğuna bakmadan yazılmış herkesin ortak kaderi, acımasız bir fakirlik var.
Ama, anlaşılmaz bir şekilde de iç içe kavgasız bir yaşam görüyor ve şaşırıyorsunuz.
Herkes yhayata sarılmış, şikayet etmeden yaşıyor...

Konum:
12.539384,104.209537
Gueshouse 59

Günlük sürüş:75km
Total: 2.766 km



                                                    Krakor,Cambodia

  Kampong Luong Floating Village,Karakor,Cambodia

  Kampong Luong Floating Village,Karakor,Cambodia

 Kampong Luong Floating Village,Karakor,Cambodia
                                  Kampong Loung Floating Village,Karakor,Cambodia


MOUNG RUESSEI (Kamboçya)
22 Şubat 2020

Yol inşaatı halen sıkıntı yaşatmaya devam ediyor. Ama bugün rüzgar arkadandı. Uçurtma gibi sal gitsin.

Rüzgarın, bisiklete binenlerin en çok ilgilendiği doğa olaylarından biri olduğu muhakkak... Yolunuz yokuş olabilir. Yağmur da yağabilir. Eğer yüzde sekiz üzerinde bir yokuş ve şimşekli, gök gürültülü aşırı bir yağış yoksa zor değil. Geçersiniz en yumuşak vitese, iç dünyanıza girer kendinizle konuşarak hayeste hayeste çıkarsınız yokuşları. Ama şu karşıdan çılgınca esen, arada karıştırıp tozu toprağı yüzünüze vuran şiddetli rüzgar yok mu... Yolunuz yokuş olmasa bile sizi geriye bastırıp dur diyen bir canavarla karşı karşıya kalmak korkunç bir şey...
Eee, her zaman bugünkü gibi kebap olmuyor.

Saat 12.00 'de 100 km ile hedefe ulaştık.
Öğlen yemeği keyfimizden önce yer bulmak niyetindeyiz. Bir kaç yer baktık,
12-13$ istiyorlar. Olmadık yerlere bu parayı vermektense şehir girişinde gördüğümüz bir otele geri döndük. İki kişilik oda fiyatı 20 dolardı. Pazarlık ettik, yanaşmadilar. En sonunda kabul edip klimalı bir odaya yerleştik. Pazarlık ederek bazen fiyat kırabildiğimiz oluyor. Kamboçya böyle bir yer.

Aslında yüzme havuzlu 3 yıldız mükemmel bir otel çin bu fiyat bizim ülkemizle kıyaslarsak bedava saylır. Bunun farkında olmadığımızı düşünmüyorsunuzdur... 

Karşıdaki bakkaldan buzlarımızı termoslara doldurduk. Fakat votkalarımıza Tayland ve Kamboçya'da sürekli kullandığımız vitaminli enerji içeceğini bulmakta zorlandık. Sıcağın altında bisikletlerle dolaş dolaş yok. Nihayet bulduk ve bulmuşken dört tane satın aldık.

Buzlu votkalarımız termoslarımızda havuz başındayız. Günlerdir hep kafamızda böyle havuzlu yer vardı. N'olur yani, üçer dolar fazla ödesek her gün böyle bir yerde kalabiliriz. Neyse ki bugüne kısmetmiş, gerçekleşti. Her gün havuzlu otel dediğime bakmayın... Bizi şımartır, tembellik de yaparız!

Akşam yemeğimiz jumbo karides kızartması...
Kilo fiyatı 7$'a pazar yerinden 500 gram aldık. Yani 22.5 ₺ karşılığı yarım kilo jumbo karides! Bu kalitenin Türkiye'deki kilo fiyatı 20$, yani buranın üç katı...

Sarımsaklı zeytinyağında bir ön, bir arka yaptım.
Sadece 2-3 dakikalık kızartma ile reklerini döndürmek yeterli.
Portakal renkli jumbolar, muz yaprağında pişirdiğimiz bol acı ve körili pilav ve de yanında körpecik beyaz lahana salatası ile nefisti...

Yarın 45-50 km ile Battamang'da olacağız.
Artık dönüşe geçmiş durumdayız.
Turumuzu dönüş uçağı takvimimize uygun olarak revize ederek sınıra doğru yaklaşıyoruz. Planımızda 26 şubat tarihinde Tayland'a geçmek var. Oradan Bangkok'a kadar daha uzun konaklamalarla dinlenerek pedallamak, özellikle Pattaya'da 2-4 gün kalmak niyetindeyiz.
Türkiye'ye uçuş tarihimiz -Bangkok (BKK) Havaalnı'ndan- 9 mart,2020...
 
Konum:
Kheang Oudom Hotel

Günlük sürüş :96 km
Total: 2.862 km


BATTAMANG
23.02.2020

Battamang girişinde büyük kavşakta adı haritamda "The Black Man" olarak geçen dinsel bir  heykel tarafından karşılandık. Sonra şehre devam ederek önceden belirlediğimiz bir içki ve ithal ürünlerin satıldığı dükkana geldik.
Yolu Battamang'a düşenlere kıyak olsun, bu dükkanın adını ve konumunu vereyim:
Chea Neang Drink Shop (13.102384,103.19751) 

Beşer dolardan iki tane ithal 70'lik cin aldım. Sonra hotele geçtik. İthal diye özellikle yazıyorum. Sakın ola ki ucuz yerli içkileri denemeyin. Sadece 1$ karşılığında yerli yapım viski, hem de 70'lik viski bile bulabilirsiniz. Bence şişesi bile dönüşüm çöplüğünden ayrıştırılmış olabilir.

Şehrin göbeğinde tüm turistik noktalara yakın güzel bir malikanedeyiz. 
Dinlenip saat 15.00 civarında krokodil çiftliğini gezmek üzere yola çıkıyoruz.
Ama öncesinde yolumuzun üzerindeki müslüman mahallesinde bir camiyi ziyaret ettik. Burada karşılaştığımız çocuklarla zaman geçirdik.
Çocuk her yerde aynı, saf, temiz...

Çiflik eti ve derisi için beslenen timsahlarla dolu... Çok iyi şartlarda yaşadıkları söylenemez. Haftada bir gün besleniyorlarmış. Şu anda yeni beslenmişler. Hareketleri çok yavaş ve bazıları kendini güneşe vermiş heykel gibi kımıltısız duruyorlardı.

Belki de hiç timsah görmeyenleriniz çoktur.  Bu kadar yakından ben de görmemiştim. Ne zaman ne yapacağını kestirmek mümkün değil. Bazen dalaşanlar oluyor. Ölü gibi duran timsah öyle ani bir kuyruk sallıyor ki, korkuyorsunuz. Sürüngenler her zaman soğuk ve ürpertici oluyor...

Crocodile Farm...
Çiftlikten sonra nehir kıyısındaki balıkçı köylerini gözlemledik. Bambulardan örülmüş geniş tezgahlarda kurumaya bırakılmış balıklar, suyun içine girmiş elleriyle bir şeyler çıkaran köylüler, serpme atan balık avcıları...
Bizim için değişik bir gündü...

Yarın yine ilk kez tanık olacağımız bir günü yaşamak üzere bir yarasa mağarasında olacağız. Kalacağımız yer ise bambudan yapılmış, kazıklar üzerindeki bungalovlar...

Konum:
13.105631,103.197122
Star Hotel

Günlük sürüş:60 km
Total:2.922 km

 Mouse Grill,Batamang,Cambodia
                                           Mouse Grill,Battamang,Cambodia



 Crocodile Farm,Battaman,Cambodia
                                          Crocodile Farm,Battamang,Cambodia


                                            Black Man,Battamang,Cambodia
                                 


BATTAMANG-BAT CAVE (Kamboçya)
24.02.2020  

Şehir merkezindeki bir tüpçü dükkanından elimizdeki boş çakmak gazı tüpünü vererek dolusunu aldık. Beklerseniz doldurabiliyorlar. Bizde bir tane boş vardı, onu değiştirmiş olduk. Fazladan iki tüp daha satın aldık. Bunlar için ayrıca depozito ödedik. Kamboçya'da büyük ev tüpleri dışında bu tür çakmak gazı tüpüyle çalışan küçük ocaklar kullanılmakta... Parası da bir şey değil. Ama orjinal kamp tüpü özelliğinde bir gaz beklemeyin.
İş görüyor mu, görüyor. Ucuz mu, Ucuz... 

ilk durak kavşaktaki kara adam ve sonraki durağımız Bamboo Train ...
Bambo tren yaşanır... Anlatmak zor.
Çok değişik bir şey bulmuşlar. Tabi ki, para kazanmak için yaratılmış bir şey olduğunu düşünüyorum. Atıl duran gerçek tren yolu mudur, yoksa özel yapım mıdır bilmiyorum.

Kilometrelerce tren yolu sadece bu oyuncak diyebileceğim trenlere tahsis edilmiş. Belki yirmi kilometrenin üzerinde bir yol. Tren dediğime bakmayın, üzerinde metalden yapılmış raylara uygun tekerlekleri olan iki seyyar dingil, bir pat pat motor ve şanzıman olan bambu romork düşünün... Bambu romork derken de sadece oturma tabanı bambu, iskeleti metal...

Raylarda makas yok. Bir yere kadar gelip, karşıdan gelenle karşılaştığınızda durmak ve yol vermek durumundasınız. Yol verecek olanın tüm seyyar düzeneği saniyeler içinde bozulup kenar konuluyor. Diğerleri geçtikten sonra, tekrar aynı parçalar raylarda monte ediliyor. Öyle vida, civata, somun bir şey düşünmeyin; sadece üst üste getirilen düzenek...
Dedim ya, anlatılmaz; görmek lazım.
İyi de hızlı gidiyor. Sanki raylardan çıkacak gibi hissediyorsunuz... Tahmin ediyorum 70-80 kilometrelik bir hıza kadar çıkabiliyor.
Sıkı tutunmak zorundasınız...

Sonrasında Wat Banan'a geldik.
Yüksekte bir tapınak.
Üşenmedik çıktık.
Bizden daha meraklı turistler ve yerli yaşlı genç pek çok insanla karşılaştık.

Merdivenleri çıkmak kolay olmadı. Çok defa dinlenmek zorunda kaldık. Tepeye geldiğimizde ilginç bir eski tapınakla karşılaştık. İlgimi çeken tek şey, rahip kılıklı bir kişinin genç kızlara fal bakıyor olmasıydı.
Demek oluyor ki, bütün dinlerin şaklabanları bir birine benziyor ve 
buna pirim veren insanlar da değişmiyor...

Buradan toprak yola girdik.
Haritamızda önceden işaretlediğimiz bir bambu köprüdeyiz...
Motorsikletler ile karşılıklı geçebileceğimiz genişlikte dar bir asma köprü üzerinden geçtik. Bu arada harika resimler çektik.

Artık günün ikinci yarısında yine bambu ağaçtan yapılma bungalow evimizin yolundayız. Rezervasyon yaptığımız Family Batcave Homestay'e geldik...
Geldik ama, korkusuzca girdiğimiz bir tarlanın göbeğinde o kızgın güneşin altında patlayan arka lastiğimi değiştirmek zorunda kalmak kötü bir deneyim oldu. 

Bir iki saat kadar dinlenme vaktimiz vardı. Duşlarımızı bile almadan biraz serinleyip  saat 17.30 gibi yarasa izleme noktasına tırmandık. Bizim gibi seyre gelen onlarca turist toplanmaya başladı. Yüz elli, iki yüz kişilik bir kalabalık oluştu. Tepede mağara deliğinin yakınında sarp bir yamaçtayız. Bu saatlerde oluşacak kalabalığa satış yapan satıcılar da var. Yarım dolarlık bira duble fiyata satlılıyor. Bir tane ile yetindim. Ama sağolsunlar, en yakın konumda kendi içkisini yanında getirmiş Polonyalı bir genç limonlu votkasından teklif ediyor. Hemen yanımdaki suyu kafama dikip bitiriyorum. Pet şişeyi kesiyorum, bardağım hazır.
Doldur, my best friend!

Güneş batımında yarasalar mağaradan çıkmaya başladılar.
Binlerce belkide milyonlarca yarasa oluk oluk gökyüzüne çıkarken onları seyretmek çok keyifliydi.
Herkes resim çekmek için bir biriyle yarşıyor.
Yarasaların çıkış uçuşu bir saatten fazla sürdü.
Basit bir matematik hesabıyla bir kaç milyon yarasanın mağaradan çıktığını söylemek asla yalan olmaz... 

Çok renkli bir gün oldu...
Kendime şu soruyu sordum.
Bu kadar yarasa bu gece kaç kilo veya ton mahlukat tüketecek?
Bunun matematiği bana hiç kolay gelmiyor.

Bungalovumuzun teras bölümü bir oda büyüklüğündeydi. İşletmeci genç kibar bir çocuk. Tabak dolusu meyve ve soğuk su ile hoşgeldin ikramında bulundu. Gece için açık havaya bir yer yatağı ve cibinlik kurdu. Tepede vantilatör var. Birol arkadaşımız burada uyudu. Ne keyiflidir böyle sıcak bir iklimde açık havada uyumak...

Konum:
13.027279,103.102754
Family Batcave Homestay

Günlük sürüş : 48 km
Total: 2.970 km


 Wat Banan,Battamang,Cambodia
                                            Wat Banan,Battamang,Cambodia



Bamboo Train,Battamang,Cambodia
                                          Bamboo Train,Battamang,Cambodia



 Bat Cave,Battamang,Cambodia
                                                  Bat Cave, Kambodia


PAILIN (Kamboçya)
25.02.2020

Sabah gündoğumu için karanlıkta Bat Cave'nin de bulunduğu tepeye,
Kling Temple'a çıktım. Saat 07.30'da açılmasını bekleyemezdim. Güneşin doğmasını karşılayacaktım. Herkesin yapmadığı bir şey belki, ama iyi ki de yapmışım. Kimsenin olmadığına aldırmadan kapıdan geçip yokuşu çıktım. tepedeki mağa tapınakta tek başımaydım. Maymunlar yemek koparmak sevdasıyla bir süre takip etseler de sonra peşimi bıraktılar. Biraz köpeklerin havlaması rahatsızlık verdi, ama n'aapsın hayvanlar? Bekçilik yapıyorlar.Killing Cave (Ölüm Mağarası) olarak da bilinen Killing Tapınağı'nı merak ederseniz incelemenizi öneririm. 
İlginç ve bir o kadar korkunç bir yer...  

Bugün sınıra yaklaşmış durumdayız.
Bu fakir ülkeden çıkmak belki biraz konforumuzu arttıracak, ama yine de değişik duygular yaşatıyor bize...
Farklı bir atmosferi vardı. Öyle ki, yol üzerinde gün boyu karşılaştıklarınızla, bütün ülkeyi görebiliyorsunuz. Yaşam o kadar dar ve o kadar sade ki, daha fazla çeşitlilik aranıyor. Ancak öylesine alıştık ki, bunun tekrarını yaşayamayacak olmak içimizde bir boşluk hissettirmeye başladı.
Farkındayım, anlatamadım...
Zaten boşuna dememişler, yaşamak lazım diye...

İlk yirmi kilometrede bir müslüman bakkalında durup iki tane karpuz kestik. Karpuzlar 2-3 kiloluk, oldukça küçükler. Tatları fena değil... En azından genetiği ile oynanmamış. Yani bizdeki kabak aşılaması dev melez  karpuzlar gibi saman değil.
Tam da burada bir müslüman bakışın tesbitine tanıklık ettik.
Satıcı genç, Birol'un dövmelerini göstererek onun iyi müslüman olmadığını ima eden bir yorumda bulundu.
Buna gülerek yorumsuz kaldık...

3.000 kilometreyi doldurduğumuzda kutlamak üzere uygun bir yer aranıyoruz. Nihayet orası mı, burası mı dereken biralarımızı alacağımız bir bakkal dükkanı ve yanında masalarını kullanabileceğimiz ve belki finalde kahve de içebileceğimiz bir mekandayız.

Cebimizde 5-6 tane bedava bira kapağı var. Bugün Kamboçya'daki son gecemiz. Bunların tüketilmesi lazım. Para vererek aldıklarımızdan çıkan bedavalar ile cebimizdekileri birleştirince on taneden fazla bira içmişiz. Tabi keyifler de on numaradan fazla...

Gerilerde bisikletlerini park edilmiş halde gördüğümüz iki turcu vardı. Durup tanışabirdik, ama atladık.
O da ne iki turcu bisikletleriyle yanımıza yanaşıverdi... İtalyan bir çift. Laos'dan kamboçya'ya geçmişler, tekrar tura başladıkları Tayland'a devam ediyorlar. Onlar da bira içiyorlarmış.Yanlarından geçerken bizi görmüşler.
Kutlamayı hep birlikte yapıyoruz...

Birol, biraların üzerine buzlu kahve içiyor. Kahveci güzelimiz hiç evlenmemiş kız kurusu bir şey...Bizimle sürekli selfiler çekti. Bir ara teyzesinin kızıyla evlilik yapmış bir İngiliz amcaya görüntülü telefon açıp bizi görüştürüyor. Ne konuşacağız, şaka olsun diye bu kız kurusuna talip olduğumuzu söylüyoruz.
Birol telefonla çeviri yapıp öylesine şamatalara giriyor ki, kadın saftirik. Hiç kötülük bilmeyen insanlar...
  
Bir süre sonra bu kadar sürüş yeter, dedik. Biralardan sonra mideler kazındı ve yemek yedik. Üzerine pedal çevirmek zor geldi. Zaten yarın için sınıra az bir sürüş yolumuz kalmıştı.
Şehir girişinde solumuzda bir otel...
Aşağıda düz ayak girebileceğimiz bir odaya yerleşiyoruz.
Şanslıyız, gece bisikletleri kimse görmeden içeriye alıp yıkayabileceğiz.

Kamboçya maalesef tozu toprağı bol bir ülke.
İyice kirlenmiştik.
Tayland'a geçmeden iyi bir temizlik oldu.
Gece yatmadan önce bisikletlerimiz ve çantalarımızı bir güzel yıkadık...

Konum:
12.843751, 102.620758
Happy Garden Hotel

Günlük sürüş :70 km
Total: 3.040 km


                                 Ölüm Mağarası (İniş)- Battamang,Kamboçya             


                                          Killing Temple,Battamang,Cambodia

 Pailin,Kamboçya
                                       3.000 km Kutlaması,Pailin,Kamboçya


                                              *    *    *


TAYLAND


DAUANG(Kamboçya)-BAN LAEM (Tayland)
SINIR GEÇİŞİ


WAT CHAMAEP TAPINAĞI (Tayland)
26.02.2020

Bugün Daung (Kamboçya)-Ban Laem (Thailand) sınırından giriş yaptık.
Aslında sabah Pailin'deki otelimizden çıktığımızda az bir sürüş sonrası "Thailand 18 km" yazan tabelalar bizi Phsar Prom sınırına davet ediyordu... Fakat Mapsme o sınırdan giriş göstermediği için biz 30 km kadar kuzeyindeki bu sınırı tercih ettik... Neyse ki curcuna içinde çok beklemeden girişimizi yaptık.

Ben onbeş günlük bekliyordum, bir aylık kalış verdiler...
Eskiden kara sınırlarında 14 gün veridiğini -yaşadığım için- biliyorum.
Fakat 2016'dan beri 30 güne çıkarılmış. Ama artık yılda sadece iki kez ülkeye giriş hakkı tanınıyor...
Şu anda bizi olumlu veya olumsuz olarak etkileyen bir durum yok. En azından daha sonra tekrar gelirsek bunu öğrenmiş olduk. 

49 Baht Kart ücreti+150 Baht paket karşılığında 4 GB/30 günlük telefon kartı aldık. Yola devam...
Artık Tayland'dayız. Yollar tertemiz. Geniş emniyet şeridi içinde iki kişi yanyana bisiklet sürebiliyoruz.
Korna sesi ve hello diye bağıran kimse yok... 

Bu ülkedeki beleş konaklama imkanlarını da özlemişiz...
Akşam yemeği için sebzenin yanına biraz kıyma satın alarak, diğer ihtiyaçlarımızı da karşıladıktan sonra saat 15.00 civarında bir tapınağa girip rahiplerden kalmak için izin alıyoruz.
Eski turlarım dahil, tapınaklarda bu zamana kadar asla "Hayır" diyen olmadı.  Bütün baş rahipler tereddütsüz "Evet" diyorlar. Diğerlerin izin verme yetkileri yok. Çünkü genel yönetim hiyerarşik bir yapıya dayanıyor... 

Konum:
12.883197, 102.276922  
Wat Chamaep

Günlük sürüş:84 km
Total:3.124 km


CHANTHABURI (Tayland)
27 Şubat 2020, Perşembe

Chantaburi şehir merkezinde, The Cathedral of the Immaculate Conception'dayız. Burası neresidir derseniz, çok büyük ve bakımlı bir kilise olduğunu söyleyebilirim. Evet, daha önce Singapor, Malezya üzerinden geldiğim Tayland turumda bu kiliseyi görmüştüm. Yine aynı yolu kullanırken uğramadan geçilmez dedik. 

İçeride bir cenaze töreni vardı. Biraz izledik . Thai bir rahibin konuşması uzun uzun devam etti. Bu zamana kadar kaldığımız tapınaklarda özellikle inzivaya çekilmiş rahiplerin dualarını çok dinlemişliğimiz var. Ayrıca dini törenlerde ve düğünlerde de budistlerin dualarına alışığız. Ama ilk kez thai dilinde hıristiyan duaları dinledik. Yunanistan veya İtalya'daki kiliselerden aşina olduğumuz şekli ile hepsini sentezleyince çok değişik buldum.
Kısaca, benim için biraz ilginçti.
Dışarıdan resimler çekip ayrıldık...

Şehrin diğer pek çok yerini gezdik. Big C'den alışveriş yapmak için girdiğimiz yolda bir otomobil sürücüsü yaklaşıp muhabbete başladı. Bir kaç kez bisiklet turu yapmış.  Buna benzer bir şeyler daha anlatmaya çalışıyordu. Anladık ki bize  tanışmak ve kahve ısmarlamak teklifinde bulunuyor. Benzin istasyonundaki küçük tahai restoranına girdik.

Taylandlı Tep,  bizim yaşlarımızda neşeli biri... İngilizcesi pek kolay anlaşılmıyor. Hikayesini anlattı. Bu arada buzlu, taze sıkılmış meyve kokteyllerimiz geldi. Garson kıza poz verdik, resim çekti.Bisikletlerin başında da ayrıca selfi yaptık. Belli ki bizim bisikletler kendisini çok heyecandırdı. Adam bir sürü sorular soruyor ve bu arada herşeyimizi inceliyor, bisiklet çantalarımızı adeta çocuk sever gibi okşuyordu. Bu işi bir hastalık.
Kimbilir o an içinde hangi duygular canlandı... 

Önce Makro'ya, oradan da Big C ye uğradık. Makro'da ürünler çoklu paketler halinde, toptan satış formatında... Kasaya dolu dolu arabalarla yaklaşan müşterileri görünce durum daha iyi anlaşılıyor. Big C den 1 dolara 350 gr kadar yeni kızartılmış ithal uskumru aldım. Biraz kurumuştu, ama bu paraya balık yemiş oldum. 

Hava oldukça nemlendi...
Denize yaklaştığımızla da ilgilidir diye düşünüyorum. Polis istasyonları dışında bugün sağlık ekibi istasyonu ile tanıştık. Bu arkadaşlar da çok igilendiler. Bol bol soğuk su, sıcak ve soğuk kahve ikramı vardı.

Konum:
12.744769,101.882229
Wat Noen Neramit

Günlük sürüş:82 km
Total:3.206 km



                 The Cathedral of the Immaculate Conception,Chantaburi,Thailand


RAYONG (Tayland) 
28 Şubat 2020

Bugünkü yolculuk Rayong'a kadar 3 numaralı anayolda geçti. Bangkok'dan Kamboçya Koh Sınırı'na giden bu yol aynı zamanda Sukhumvit Road olarak biliniyor. Buradan önce Pattaya'ya varıp bir kaç gün konakladıktan sonra yine bu yolu kullanarak Bangkok'a pedal çevireceğiz. Artık önümüzde bize keyif verecek öyle köy yolları falan yok. Aksine on milyon insanın yaşadığı kötü trafiği ile ünlenmiş bir metropolün merkezine doğru ilerliyoruz.

Zamanımız müsait olduğu için rotamızda bizi biraz eğlendirecek yenilikler yaptık.Yarın bizi bir süreliğine ana yoldan çıkaracak dağ bayır sürüşümüz olacak. Big Budha Hill olarak bilinen bölgede küçük bir dağın kayalık yüzeyine kalın altın renkli varakla işlenmiş Budha'yı ziyaret edeceğiz.(Gold Mountain Budha)  

Bugün hava kapalı, belki yağmur yapabilir. Hava durumu yüzde kırk ihtimal veriyor. Güneşin cildimi yakma riski sıfır. Bütün gün üstümde t-shirt yok, çıplak kullanıyorum.

Rayong'a girerken önümüzde giden bir turcu gördük. Tek başına kulaklığını takmış müzik dinleyerek pedal çeviriyordu. Yetişip biraz konuşalım dedik. Arkadan baktık şapkanın altında saç topuzu görünüyor. Fiziğe de bakılırsa bir dişi olduğu belli...

Portekizli Cecilia Braga ...
Tek tabanca scott marka bisiklet ile Vietnam'dan geliyor. Almanya'da yaşıyormuş. Yarım saate yakın birlikte pedal çevirdik. Henüz tapınaklarda yatmayı keşfedememiş. Yanında çadır taşıyor, ama ücretli kampigler dışında kamp atamamış. Kendisi, tek başına bir kadın olmasını korkunun sebebi olarak açıklıyor. Yine de tek başına ve ilk defa bu kadar uzun tura cesaret etmiş olmasını kutsadığımızı söyleyerek cesaretini artırmaya çalışıyoruz. 

Cecilia'nın kafasında büyüttüğü bir sorun var. Bangkok'dan 11 mart tarihinde uçacakmış. Bisikletini demonte hale getirilmeyi ve karton koliye koyup paketlemeyi nasıl becerebileceğini pek bilemiyor. Sorduğu sorular bu yönde... Karşılıklı bilgilerimizi alıp, Bangkok'da kendisine yardımcı olabilecek bir kaç bisiklet dükkanın bilgilerini gönderdim. Hep birlikte pedal çevip Rayong'da kalacağı otele kadar yaklaştığımızda biz devam ederek ayrıldık.

Şehir içinden çıkıp Ko Kloi Floating Market'e geldik.
Gün boyunca  Mapsme'de bulduğum bu yüzen pazar açık değildi. Biz de biraz daha devam edip kamp yeri bakınmaya başladık... 

Son dinlenme notasından kalktığımızda gün boyunca kapalı olan hava burada beş-on dakikalığına da olsa bizi yağmur suyu ile buluşturdu. Oh, ne güzel toprak kokusu... Kırk gündür turdayız, saçlarımıza ilk defa yağmur suyu değiyor.
Trafiğin en yoğun olduğu çok boktan bir yerde arkamdan Birol'un seslenmesi ile duruyorum. Arka lastiği gümlemiş.
Lanet olsun! 

İki dakikada sağlam iç lastiği takıp devam ediyoruz. Yağmurdan korkumuz yok. Keşke bu yaz yağmuru, devam etse de iyice serinlesek...
Harika olur!

Daha önce dediğim gibi, buralarda iki tekerli araçlar çok fazla olduğundan motorsiklet ve bisiklet için adım başı lastik tamircisi bulmak mümkün. Tamir etmeye kalkışmak gerekmiyor. Büyük patlak veya yırtılmalarda kaynaklı yama tamiri bile yaptırabilirsiniz.

Yatacak yerimizi belirledik. Haritadan bulmuşum.
Elli metre ileride bir tapınak var...
Önce yedek lastiğimizin tamirini yaptırıyoruz. Sonra yemek takviyesi, kahvaltılık yumurta ve yulaf ıslatmak için süt alışverişi yaparak evin yolunu tutuyoruz. Yanlış söylemedim, tapınaklar bizim Tayland'daki evimiz!

Baş rahibin mütevazi konutu olan bir kulübeye gidiyoruz. Baş rahip klasik Budha selamımızı aldıktan mükemmel İngilizce ile burasının bizim için rahat bir yer olmadığını söylüyor. Çadırlarımızın yeterli olduğunu, hava yağmurlu olduğu için otel yerine kendilerine sığındığımızı ve hatta lastiğimizde sorun olduğunu falan uyduruyoruz. Rahip kalabilirsiniz dedikten sonra genç rahipler önce yer gösteriyor; bir süre sonrada poşet dolusu su ve soya sütü getiriyorlar. 
Budha kendilerinden razı olsun!

Bugün öğlen yemeğinde 7 Eleven'dan hazır yemek almıştım. İki çeşit etli yemek sadece 60 Baht... Micro fırında ısıtıp verdiler. Lezzetli ve ucuzdu.

Bizim pişirdiğimiz kamp yemekleri de doyurucu oluyor. Çoğunlukla 40-50 Baht karşılığı aldığımız yarım kilo kıymayı günlük tüketiyoruz. Eğer et yoksa soya sütü ve bir kaç yumurta çırparak sebze ve karbonhidrat içeren yemeğimize karıştırıp protein katkısı sağlıyorum.

Şu an karnımız henüz aç değil.
Yemek öncesi Chantaburi den litresini 5 dolara aldığım 40 derece 70'lik votkamı termostan götürmeye başladım. Birolcum içkiye yorgun. İki haftadır arada sıra yapındırıyor.
Yol arkadaşlığı böyle bir şey işte,
bir de O'nun yerine  içiyorum... 

Konum:
12.742645,101.118942
Wat Look Ya

Günlük sürüş: 103 km
Total: 3.309

 Rayong,Thailand
                                                      Rayong,Thailand




                                               Gold Mountain Budha,Thailand


PATTAYA
29 Şubat-1-2 Mart,2020 

Trafik çok yoğun...
Bangkok'a yaklaştıkça yollar daha tehlikeli hale geliyor.
Dün bahsettiğim gibi köy yolarına girip altın renk varakla dağın bir yüzüne işleme yapılmış Budha'ya geldik. Burada biraz takıldık. Kocaman kayalık bir dağ, -veya tepe diyelim- yüksekliği iki yüz metre kadar var. Bir yüzünde aynı yükseklikte bir Budaha işlemesi...
Harika bir sanat eseri olmuş.

Tayland'da benim saptadığım şöyle bir hüner var. Turistik yerler sadece tarihi eserler değil. Yeni yapılmış, ama sanatsal değeri olan eserler çoğunlukta... Bunlar ilginç, göz alıcı, emek sarfedilen ve yapımı biraz zaman ve para gerektiren değerli çalışmalar. Bir de bu sanatsal eserlere Budizm veya kendi kültürlerinden, tarihlerinden bir konu katınca daha bir değerli oluyorlar. Mesela, turumuzun başlarında Chian Rai'de herkesi kendine hayran bırakan iki tapınak gezdik. Bunlar Beyaz ve Mavi Tapınak'lar...Her ikisinin de öyle tarihi bir geçmişi yok; sadece yakın zamanlarda yapılmış yüksek sanatsal değerli çalışmalar...
Bilmem kaç asırlık Ayasofya veya Topkapı sarayından çok daha fazla turist kaynıyor...

Altın Budha'yı ardımızda bırakarak yaklaşık 10 km sürüşle tekrar 3 numaralı yola çıktık. Güzel bir gölün çevresinde, sessizlik içinde bisiklet sürmek son derece keyifliydi. Hedefimiz, Pattaya şehir merkezine girmeden önce temiz olduğuna inanmak istediğimiz ünlü bir plaj...  

Jomtien Beach, Pattaya'nın temiz kalan son plajı olarak biliniyor. Böyle söylense de suyu çok kirli... Sadece güneşin hatırına tercih edilebilir. Bizim denizlerle karşılaştırmamı isterseniz, okyanuslar yüzülecek yerler değil. Kocaman dalgalar ve yürümekle bitmez sığlıkları ile yüzme keyfini asla bulamazsınız. 

Haftalardır dünyamızda bir virüs hikayesi ile ortalık çalkalanıyor. Ama bakıyorum burada herkes çılgınca eğlencenin peşinde. Plajlar genellikle yaşlı ve Rus turistlerin istilasında... İnsanlar yan yana, kucak kucağa... Fakat daha eski yıllardaki Pattaya plajlarının kalabalığı yok gibi... Belli ki, şu virüs hikayesinin korkusu günden güne artıyor. Televizyonlardan turistlerin bu bölgelere yaptıkları tur rezervasyonlarını iptal ettiklerini öğreniyoruz. Bu arada Türkiye'den kendimize dikkat etmemiz için bize de telefonlar geliyor. Acaba daha mı ciddiye alsak diye tedirginlik içindeyiz.

Neyse, biz suyu kirli olsa da saman renkli soft kumsalın tadını çıkaralım.
Elimde bira ile yürüyerek ayaklarımı ıslatıyorum. Balıkçılar ağlarını temizliyorlar. İnsanlar denize giriyor. Yerli aileler piknik yapıyorlar. Bikinilerini giymiş, denize giren hiç bir thai kadın göremiyorum. Erkekler de öyle. Taylandlılar için deniz demek adeta hamaklarda yatmak ve buralara özgü toprak çömlekler modelinde klasik mangallarda ızgara yapmak. Özellikle de iri karidesleri çok seviyorlar. Yemek sofralarında rakı şarap ve bira gibi uyumlu içkiler yoksa, diğer içkier bana İ.Tatlıses tarzı çiğ köfte viski kardeşliğini anımsatıyor. Bakıyorum, taylandlı kardeşlerimin pişirdiği o güzelim karidesler, istakozlar ve yengeçler rakıyla buluşmadan kanalizasyonu buluyorlar! 

Hava çok sıcak. Öğlen oldu...
Otelin check-in saatine yaklaştık.
Erken giriş yapabileceğimizi düşünüyoruz. Bunun için mail atmıştık. Duruma göre bize bir oda hazır edeceklerini bildirdiler.  Jomtien'den ayrılıp rezervasyon yaptığımız adrese gidiyoruz. Walking Street yakınında kişi başına 8$ karşılığında havuzlu üç yıldızlı bir otel...
Böyle ucuz ve güzel yerleri bulmakta hüner ve şans gerekli...
Ama işin sırrı uzun süre gözlemde kalarak bazen değişen fiyat grafiğini takip etmekten geçiyor.

Bu akşam Pattaya'da Müslim Food festivali var. Yemek için orada olacağız. Ardından Wolking Street'de dolaşıp geri döneceğiz. Şu anda yıkanıp dökünme, ardından havuz ve buzlu votka zamanı...

Turist potansiyeli yüksek olduğundan, bazı fiyatlarda da biraz anormallik olabiliyor. Bu bir emtia satın alırken değil, genellikle hizmet satın alırken karşılaştığımız şey... Mesala, kirlimiz kalmasın diye son kez çamaşır yıkatmak istedik. Otelimizdeki fiyat her parça çamaşır için 1$, dışarıdaki çamaşır yıkama dükkanlarında ise büyük parça çamaşır adeti 0.65$, çoraplar 0.33$ karşılığında yıkanıyor. Buralarda kilo fiyatı yok. Bu durumda beş kg çamaşır için 10$ ödemek gerekiyor. İşin içinden çıkmak zor... Ben bir kısım kirlimi zaten gözümden silip, Bangkok'daki son konaklamamızda temizlikçilere vermeyi düşünüyorum.

Walking Street...
Pattaya, turistler için gece hayatı demek... Şehrin kalbi bu caddede atıyor.
Barlar, gece klüpleri, discolar,restaurandlar, sahil boyunca yanyana disizilmiş yüzlerce hayat kadını, transseksüel, travesti ne ararsanız var. Hatta buranın fakir köylerinden gelip sokağa düşen sadece yerlisi değil, değişik milletlerden fuhuş yapanlar da çok. Ayrıca sektörün içinde Türk,Pakistan, Hintli ve Rusların olduğunu da gördük. Kısacası birleşmiş milletler gibi!

Bu hikayelere daha heyecanlı şekilde Google Amca ile devam edebilirsiniz;
Bizler bisiklet selesinde prostatı büyümüş coşkusuz kişileriz! 

Konum:12.92073, 100.881629
GLOW INN South

Günlük Sürüş:51 km
Şehir içi sürüş: 22km
Total:3.382 km


 Jomtien Beach,Thailand
                                               Jomtien Beach,Thailand




                                                   Pattaya,Thailand


                                                 Walking Street,Pattaya,Thailand

BANGA PHRA PARK (Tayland)
03.03.2020

Bangkok'da son dört günlük otel rezervasyonumuz var. Artık son durağa yaklaşıyoruz. Yolumuz sadece 150 km. Bugün otelden geç çıkarak bunun 43 kilometrelik bölümünü katettik. Yarın yine dışarıda konaklayıp ertesi güne kalacak az bir mesafeyi de pedalayarak Bangkok'daki konuk evimize yerleşeceğiz.

Yol arkadaşım ve ben geri dönüş heyecanı yaşıyoruz. İki aya yakın zamandır sevdiklerimizden uzaktayız. Burada anlatmak istediğim bazı kendi tesbitlerim var. Ben bu yaşta macera adına ne yapıyorsam içimdeki çocuk için yapıyorum.
Bu aynen böyle...

Ama hayatımızda kendi çocuklarımız da var... Mantık ve felsefe olarak bu konuda asla ikilem içinde değilim. Olsa olsa matematiksel bir ikilem olabilir. Yani ne ailemi bırakıp arkama bakmadan çok daha uzun bir tura çıkabilirim, ne de hiç tura çıkmadan içimdeki çocuğu öldürebirim. Hepimiz biliriz ki, hayat iyi denge kurmaktır. Sadece bir tarafı seçersek dengemizi kaybeder, mutsuz oluruz...

Artık büyük şehirlerdeki tapınaklarda konaklamak biraz daha zorlaşıyor. Çünkü o küçük kasabalarda yaşayan daha masum insanlar yok. Buralarda metropollerin yozlaşmışlığı var. Hoşgörü örselenmiş. Dışarıdan kötülüğün girme olasılığı daha fazla... Bugün kalmayı gözümüze kestirip Bang Phra Tapınağı'na geldik. Görüştüğümüz rahip, mükemmel ingilizcesiyle yetkili baş rahibin dışarıda olduğunu ve tapınağa saat 17.00 de geleceğini söyledi. Kendisinin izin vermek yetkisi yok. Bize sahilde yatmamızı önerdi. Bazen laf dinlemek iyidir.
Şu son günlerde tapınağa kapanmak da neymiş! 

Bang Phra Parkı'ndayız. Fena yer değil. Sadece aşırı rüzgar var. İnsanlar yürüyüş yapıyor... 

Çadırlarımızı kurmak için akşam olmasını bekledik. Bu arada güneşin batışı ile birlikte rüzgar durdu. Okyanusun çekilmiş suları yavaştan geri gelmeye başladı. Parkın beton pistinde toplananlar müzik ve bir lider eşliğinde aerobik yapıyorlar...

Biz çok erken kalkarız, ama burada bizden daha erkencilerle karşılaştık.
Sabaha karşı gün doğmadan parka yürüyüşe gelenler vardı.

Konum:
13.207774,100.935248
Bang Phra Park

Günlük sürüş 43 km
Total: 3.425


CHON BURİ (Tayland)
04.03.2020

Birol sabahın köründe benden önce kalkıp kahve pişirirken yerlilerden meraklı bir kadın sohbete takılmış. Mecburen ona da kahve ikramında bulunup biraz muhabbet ettik. Bir süre İngiltere'de bulunduğunu anlattı. İngilizcesi fena değil. Takıldığımız yerde çeviri programına başvuruyoruz. Saatlerce süren sohbete başkaları da  eklenince iş uzadı. Bize su, kola, buz gibi ikramlarda bulundular. Biz de masa üzerinde kurulu ocak düzenimizde su kaynatıp kahve ikramıyla karşılık verdik.

Bir eve davet edildik. Yemek ikram edildi. En önemlisi kaya gibi olgunlaşmış şahane bir peynir çıkardılar. Yanında da tost ekmeği. Neredeyse iki aydır hiç tatmadığımız bir şey geçti boğazımızdan...

Kalmamız için ısrar ettiler. Ama biz akşam  saatleri gün batımında resim çekmek istediğimizi bahane ederek ayrıldık. Yılbaşından yarım şişe smirnoff kalmış, onu da çantamıza koydular.

Her zaman derim, Budha bu güzel insanlardan razı olsun.

Konum:
13.364911,100.979673
Mueang Chon Buri Exercise Park

Günlük sürüş:23 km
Total: 3.448


BANGKOK (Tayland)
5-9 Mart,2020

Dün gece girdiğimiz parkta uzun süre insanların evlerine gitmelerini bekledik. Zaman geçirmek için yakındaki gece pazarını gezdim. Bir şeyler yedim. Bu arada geri döndüğümde parkta kimse kalmamıştı. Geç saate kadar oturup içkilerimizi içtik. Ben çadır kurarak uyudum. Birol bankların üzerinde kıvrıldı.

Artık son durak heyecanı iyice sarmış durumda... Bangkok'a kadar önümüzde  seksen kilometre kadar yol var. Üstelik tam keşmekeşin göbeğine yolculuk... Öğleden sonra nihayet adresimize varıp yerleştik.
Bir yandan bisikletlerimizi paketlemek için gerekli hazırlıkları yapmak ve aynı zamanda bu koca kentin tadını çıkarmak için bu şehirde dolu dolu beş günüdüzümüz var.

Bangkok'da bulunup da görmeden dönmemeniz gereken yerler bence Kraliyet Sarayı (Büyük Saray) Wat Arun (Şafak Tapınağı), Wat Pho (Yatan Buda Heykeli), Wat Traimit (Altın Buda Heykeli), Chatuchak Pazarı, Jim Thompson House ve Çin Mahallesi...

Doğrusu herkese göre değişkenlik gösterebilecek bir gözle bakılmalı tabi ki... Mesela benim için şehrin İzmir benzetmesiyle Alsancak, veya İstanbul'a göre Sultanahmet olarak gördüğüm en önemli merkezi Khaosan Road...

İkinci olarak şunu söylemeliyim. Bangkok bir su şehri... Ve bu şehri karnıyarık gibi bölen-bizim Boğaziçi benzetmesiyle- Chao Phraya Nehri var. Bir de kanallar var, yine şehri baklava gibi dilimleyen...

Kraliyet Sarayı'na zaten girmiştim, tekrarına gerek duymadım.
Bir zamanlar belirli yerine kadar ücretsiz olarak girilirken bugün alan daraltılmış ve uzaktan resim çekmek bile yasaklanmış. Saraya giriş ücreti 500 Baht (16-17$) Ama ilk defa gelenler için mutlaka görülmesi gereken bir yer.

Chao Phraya Nehri üzerinde değişik paket turlar ve ayrıca turist boatlar var. Bence bunlara para vermeye gerek yok. Parası bir yana, gezgin olmaktan çıkıp turist oluyorsunuz. Bırakın turlara bağımlı olmayı, özgür kalın.

Expres boatları tercih etmeniz en ideal olanı. Dört ayrı renkte line üzerinde sadece 15 Baht ödeyerek lokal bir ulaşım aracı şeklinde tekneleri kullanma seçeneğiniz var. Biz de bunu tercih ettik. Ne yaptık? Khaosan Caddesi'ne yakın olan Si Phraya Pier'den portakal renk hattı tercih ederek 80 dakika süren kuzey yönündeki Phra Nakhon'a seyahat ettik. 

Bu hatta yirmiye yakın iskele var. Her birinde durup kalkıyor ve bu arada pek çok köprünün altından, tapınaklar, yüzen evler ve yüksek değerli görseli olan binaların önünden geçiyor. Dönüşünüzde bindiğimiz iskeleyi de geçerek şehrin daha güneyine kadar inebilirdik. Gerisini yarına bıraktık. Sadece bir-iki dolar karşılığında yerli insanların günlük yaşamlarının gözlemleyerek lokal bir tekne turu yapmış olduk.

Üçüncü gün bizim için Wat Arun günüydü...
Yine expres botla Chao Phraya Nehri'nin karşısındaki Tapınağa 15 Baht ödeyerek geçtik. Biletler teknede veriliyor. Tapınağa giriş ücreti ise şimdilik 50 Baht... Haziran ayında 100 Baht olacağı hakkında broşürler okumuştum.

Wat Arun, gün doğumunda güneşin ilk ışıklarını görebilecek şekilde yapılmış çok değişik mimarisi olan bir tapınak. Bir diğer adı da, Şafak Tapınağı. Ben burayı çok seviyorum. Bu üçüncü gelişimdi. Merdivenlerin en yukarısına kadar çıkmışlığım var. Yıllar sonra tapınağın aynı noktalarında tekrar resim çekmeyi hayal ediyordum. Bunun yapamadım. Geçen yıllar içinde -tapınağın fiziki durumunu korumak için olmalı- yukarı basamaklara çıkmayı yasaklamışlar.
Biz de bulduğumuzla yetindik.

Bulduğunuzla yetinemeyeceğiniz bazı şeyler de var... Mesala kocaman bir tur bisikleti için ancak küçük bir bisiklet kutusu bulabilmişseniz yetinemezsiniz.
Biz bu işimizi henüz ikinci günümüzde önceden mail gönderdiğimiz Velo Thailand Bike Shop'da 200 Baht karşılığında görmüştük...(Konum: 13.763732, 100.499982) Ama bir iki gün sonra memleketine dönmek üzere Bangkok'a gelen Cecilia Braga telefon açtı. Çok telaşlıydı. Velo Thailand'da büyük karton bulamıyormuş.Kendisine bir kaç adres ve telefon numarası bulmakta yardımcı olduk.Neyse ki, daha sonra başka bir dükkandan bulup işini görmüşler.

Biz de aynı durumla karşılaşmıştık.
Bisikletçi arkadaş önce 24 boy kutu verdi. Bizim için oldukça küçük. Ama elimizde başka yok deyince bu kadere rıza gösterecektik ki, kullanılmış da olsa büyükleriyle değiştirdik. Benimkinin üzerindeki barkodlara bakılırsa bu koli başka ülkeden Bangkok'a gelmiş.Ne zararı var ki, önemli olan işimizi görmesi...

Tarih, 9 Mart 2020...
Son kez pedal çevirerek geldiğimiz Suvarnabhumi Havaalanı'ndayız...
Demonte duruma getirip katlayarak yanımızda taşıdığımız karton kutularımıza bisikletlerimizi yerleştirip, check-in için kontuar kuyruğuna giriyoruz.
Bu son yolculukla tur hikayemizi noktalanmış oluyor... 

Daha çok Bangkok ve diğer yerler için Tripadvisor öneririm...

Öncelikli olarak bisiklet turu ve diğer tüm hayallerimizin gerçekleşmesi dileğiyle, sevgiler...

Konum:
Viman Guesthouse

Günlük sürüş:87 km
Şehir ve havaalanı sürüşü:45km
Total:3.580



                                               Wat Arun,Bangkok,Thailand




                                      Khaosan Street,Bangkok,Thailand

       

                                   Svarnabhumi Airport,Bangkok,Thailand

NOTLAR:
 -

Sürüş:
Toplam 3.580 kilometre/56 gün
En yüksek tırmanış 750 metre,
Günlük en uzun sürüş 151 km(31 Ocak, Greatbudha)
-Beslenme:Her sabah soya sütü ile ıslatılmış, kuru meyve ve muz destekli yulaf ezmesi ile ikişer tane haşlanmış ördek veya tavuk yumurtası yanında kahve...Ara öğünlerde kendi topladığımız veya satın aldığımız,mango,ananas,mandalina,karpuz,muz, şeker kamışı suyu,haşlanmış mısır, hindistan cevizi gibi tropik meyveler.Öğlenleri klasik sebzeli et suyu ile ıslatılmış pirinç erişteli; deniz ürünleri veya et takviyeli sokak yemekleri...(Acısı sinüsleri boşaltıyor!)Akşamları sebzeli,etli, et yoksa süt ve yumurta terbiyeli tane pirinçli veya pirinç erişteli kamp yemeği...Uyku ve sürüş saatleri:Yatma 21.00-22.00, uyanma 05.30, yola çıkış 06.30-07.00 arası... Günlük sürüş bitimi 14.00-15.30...Sabah 20°c lik ısı ile başlayan gün,sürüşü bıraktığımız saatlerde 35-40°c lerde hissediliyor.

Kamp yerleri:
Tayland'da tapınaklar ve Guesthouse...
Kamboçya'da Bungalov, Guesthouse...3$-7.5$ kişi/gün.

Kamboçya'da tapınaklar misafir kabul etmiyor. Bir defasında uzun uzun dil döktükten sonra , ancak pasaportlarımızı rehin vermek koşuluyla izin alabildik. Tâbi ki kabul etmedik.

Kamboçya'nın Battamang bölgesinde sokak yemekleri ile beslenirken fareleri tanımak zor olmuyor.Kuyrukları, kafası ve hatta bıyıkları ile pişiriyorlar... Ancak Phum Pratheat bölgesinde yol boyundaki ızgaracıları kilometrelerce geçip artık birinde yemek yiyecektik ki, kadının tesadüfen köpeklerin lezzetinden bahsetmesi bizi son anda kurtardı!
Sütlüce uykulukçuları nasıl meşhur ise o
bölgedeki tüm ızgaracılar köpek eti satmakla meşhurlarmış!

-İkramlar:
En çok Tayland'da Budist rahiplerden ikram gördük. Tapınaklarda süt ve su ikramı boldu...
Onlarca defa yol polis istasyonlarında ve bir kez 112 acil noktasında sıcak-soğuk su, çay ve kahve ikramı yapıldı.
Halktan birilerinin bir kaç kez meyve ikramı, satıcıların para almamak teklifi ve adı Tep olan bir bisikletçinin bizi kafede ağırlaması akılda kalanlar arasındaydı...

 


Yorumlar - Yorum Yaz