[ google-site-verification: google096b424537a64561.html googlecb521646d1f4a805.html] google-site-verification: google096b424537a64561.html
  • Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/pkemal?ref=tn_tnmn
Kemalettin Şanlı / GEZİ YORUM > Backpacking > Tours Biking > Trekking                                                                                                             Backpacking - Trekking - Tours Biking       
BİSİKLET TURLARIM

Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.451532.5815
Euro34.684134.8231

GOA Gezi Hindistan

 Hindistan,Goa                                                                              GOA, Palolem Beach

 

GOA (MADGAON)

Hindistan Gezi,

19 Ocak 2008/Cumartesi

Oniki saatlik deliksiz bir uyku ile uçak yolculuğumun tüm yorgunluğunu üzerimden atıyorum.Böylelikle trende uyumanın ilk deneyimini kazanmış sayılırım.Bizim bulunduğumuz vagon 1.sınıf ve klimalı…Ama sadece tavana monte edilmiş onlarca vantilator görebiliyorum.Trenimiz uzun süreli durduğunda onlar da duruyorlar ve korkunç bir sıcakla boğuşuyoruz.

Gecenin ertesi güne bağlantığı geç saatlerde Mumbai‘ın güneyindeki Arap Denizinin cenneti Goa’ya varıyoruz…Keyifli bir yolculuk oluyor…

Goa, eski bir portekiz sömürgesi… Hindistan 1960 yılında yönetimi geri almış, fakat Portekizler bunu çok yakın zamanda   ancak kabul etmişler… (1974)    

Yol boyu kuzeyden güneye km lerce deniz ve kumsal…Bölgenin güneyindeki tren istasyonu Madgaon’da iniyorum...Yabancıların çoğu kendilerini otellerine götürecek yerli rehberler ya da burada ikamet eden yakınları tarafından karşılanıyor.Ben ve benim gibi maceracı gurup kendilerine sabahlayacak yer uydurmanın peşinde...

İstasyonun temiz olduğunu söyleyebilirim.Bir şişe su ile bir paket kaju fıstığı satın alıp telefonumu şarj etmesi için en uygun prize takarak banklardan birinde kıvrılyorum.Telefonumun çalınmaması veya yanlışlıkla alınmaması için diğer telefon sahiplerini tembihliyorum.

Hindistan'da, tren istasyonlarında özel odalı veya koğuş tipi yatak kiralayabilmeniz mümkün...Ayrıca ücretini ödeyerek sadece duş alabileceğiniz banyolar da düşünülmüş.Toplu şekilde kullanıldığından böyle yerlerin temiz olması beklenemez.Bu sebeple yanınızdaki matı, bank veya yere açarak, sivri sineklere karşı sıvı sinek losyonunuzu kullanırsanız, açık havada kısa uykulara rahatlıkla dalabilirsiniz.Bunu yapabilmeniz için biraz zora dayanıklı, her şeyden şikayetçi olmayan ve de kanaatkar biri olmanız gerekecektir...Kısacası paket hizmet satın alan bir turist değil, gerçek bir gezgin olmalısınız…

İngilizlerden miras kalan, demiryolu ağının en zengin olduğu bu ülkede rahat ve ucuz ulaşım seçeneğiniz trenle seyahat etmektir.Artık eskiden olduğu gibi -Bengladeş ve Pakistan 'da devam eden trenin tepelerine kadar binilerek yapılan yolculuk manzaraları görebilmeniz mümkün değil…Hindistan eskiye oranla tren kazalarının yoğunluğunu azaltmış durumda…Her kesimden insanın birlikte seyahat ettiği değişik sınıflarda taşıma düzeni olan bu araçlar hergün milyonlarca insan taşıyor. Bir gezginin anı yazılarından aklımda kalan şöyle satırlar var: Eğer Hindistan' da 24 saatlik bir tren yolculuğu yapmadıysanız, buralara gelmiş sayılmazsınız...

                                          * * *

Sabahın ilk ışıklarında rehber kitabımı açıp bölge plajlarının içinde en ünlü olanlara bakıyorum…Pek çok… Gezmekle bitmez…40 km güneydeki “Polelem Beac” e karar verip Hindistan’da ilk kez otobüse biniyorum. Bu, gezim boyunca yapacağım 10 binlerce km lik yolculuğun ilk halkası…

Otobüslerin çoğunda şoför mahali dediğimiz kapatılmış bölümlerde; neredyse tüm araçlarda çoğu zaman bir tanrı heykelciği ve bazen bir resim olarak karşımıza çıkan mabet köşeleri var...Değişik kokularda yanan tütsüler de bu atmosferi daha mistik havaya sokuyor...

Goa’da her taraf gözünüzün alabildiğine tropical bir birki örtüsü ile örtünmüş… Muz, hindistan cevizi ve zürafa boynu gibi uzanmış palmiye ağaçlarının egemenliğinde yeşil mi yeşil, ormanlıkla çevrili bir plajdayım…İncecik bir kum…Sabahın erken saati olduğu için kumsalda kalabalık göremiyorsunuz.Çarşıdaki hediyelik eşya satıcılarının tezgahları ağaçlardan yapılmış oyma heykelcikler, maskeler ve rengarenk kumaşlarla dolu…

Sahil boyu uzanan cafelerin birinde, erken saatte biraya başlamış avrupalı turistlere karışıp iki tane bira içiyorum…Belki sahile yaklaşan yunus sürüleri görebilmemiz mümkünmüş.Uzun süre bira içip, geniş dalgalarla kumsalı döven denizi seyrediyoruz...Bu arada burunum, baharat ve iyotla karışık kokulara alışmaya çalışıyor...Bu ülkede batı kökenli hint birası "Kingfisher" en çok dikkat çeken marka …Bir de gerçek Hindistan birası “İndian Beer” var…Onu da deneyebilirsiniz...Şansınız var ise, bazen Güneydoğu Asya’nın en popüler birası " Tiger Beer " karşınıza çıkabilir...Bence kaçırmayın...

Avrupa gençliği 1970 lerde Goa'yı mekan tutmuş.Kendilerine “Çiçeğin Çocukları” denilen batılı gençlerin, özgürlüğü uyuşturucu otlarda bulmak için geldikleri bu topraklara ilgileri artık azalmış gibi…Çünkü hint polisinde de bu konuda göstereceği sabır kalmamış.Zira 1496 yılında buralara gelmiş olan Portekizli kaşif Vasco de Gama’nın şımarık torunları, her ne kadar ilerici ve barışçılığa soyunmuş olsalar da yerli halkın tepkisinden kurtulamamışlar.Bugün kendilerini asan cellatlarının bile saygı duyduğu bizim 68 Kuşağı' nın yanından bile geçemeyecek kadar kötü izler bırakmışlar bu masum topraklarda…

Kumsal şeridinin hemen arkası, yoğun hindistancevizi ormanları ile kaplı... Balıkçı kulübeleri, tekneler, tek tük cafeler, çay ve gazoz satıcılarının barakaları dışında başka yapı yok. Buna rağmen bazı beton yapılaşmalar kumsaldan görülecek kadar yakınlaşmış durumda…. Son yıllarda doğal güzellikler baltalanır olmuş…Sahil, bazen kalabalık oluyor ama göz alabildiğine uzanan bu kumsalda herkese yetecek kadar yer var.Ancak bu durum, hafta sonları yerli turistlerin de gelişiyle biraz değişiyor.Bunlara jet-ski ve paragliding yapanlar eklenirse, son zamanlarda Colva gibi en ıssız sayılabilecek yer bile sakin, huzurlu bir atmosfer olmaktan çıkıyor.

                                                        * * *

Colva ‘ya yerleşmiş batılı yaşlı kadınlarla kumsaldaki bir kafe de gazoz içip almanca muhabbet ediyoruz.Yeni tanıştığım bu insanlara geldiğim ve gideceğim yollardan bahsediyorum.Onlar da bana yaşadıkları bu ülkenin diğer kesimlerinde nelere dikkat etmem gerektiğini anlatıyorlar.Kalkarken içtiğim gazozun parasını ödememi ısrarla engelleyen Köln Üniversitesi’nden emekli eğitimci Bayan Ingrit oluyor…Kendisinin başarılı türk öğrencilerinin olduğundan da bahseden bu yaşlı kadın, ”ayık kafa ile hiçbir alman hesap ödemez” diye düşüncelerimde kalıplaştırdığım bu önyargımı yerle bir ediyordu…

Bakalım beni şaşırtacak kim bilir daha başka neler çıkacak karşıma…Boşuna söylenmemiş, “çok yaşayan değil, çok gezen...” diye…

Gelecek rotam: 375 km güneydeki Manglore...

 

Yedi ülkeyi kapsayan 92 günlük UZAKDOĞU GEZİSİNİN (İran,Hindistan,Nepal,Tayland,Kamboçya,Vietnam,Laos)

  Devamını okumak için tıklayınız: >>>MANGLORE-BİLUR

"Bilgi, paylaşıldıkça çoğalır!" Başkalarının da yararlanmasını sağlamak için aşağıdaki modülleri kullanarak YORUM yapabilir, FACEBOOK'da paylaşabilirsiniz!


Yorumlar - Yorum Yaz