[ google-site-verification: google096b424537a64561.html googlecb521646d1f4a805.html] google-site-verification: google096b424537a64561.html
  • Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/pkemal?ref=tn_tnmn
Kemalettin Şanlı / GEZİ YORUM > Backpacking > Tours Biking > Trekking                                                                                                             Backpacking - Trekking - Tours Biking       
BİSİKLET TURLARIM

Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar39.030239.1866
Euro44.436244.6142

BATUM Gezi,Gürcistan



   TRABZON-BATUM

   18-20 Ekim 2011

   Sun Expres 17.45 İzmir uçağı ile Trabzon Havaalanı’na iniyoruz. Son dakikaları oynanan Trabzon-Spartag Moskova deplesman maçı var. Herkesin bildiği gibi, Trabzon insanı futbolla yatıp kalkıyor. 1-0 mağlup götürdüğü maçta, yenilen ikinci bir gol haberi gelince  Havaş servis otobüsünde küfürlü homurdanmalar yükseliyor.

   Eski Belediye Binası çevresinde Çiçek Otel(Öğrenci Yurdu)’na yerleştim. Binanın kuzeye bakan cephesi deniz, arka tarafı ise şehrin en popüler seyir tepesi Boztepe… Aklıma Ordu’nun Boztepe’si geliyor.

   Ertesi günün sabahı Sümela Manastırı’na gitmek üzere Meydan’daki Metro Turizm Ofisi’ne geldim. Biletimi gidiş-geliş karşılığı 25 TL ödeyerek akşamdan kestirmiştim Hareket saati öncesi hemen köşedeki taş fırında saç peyniri ve tereyağlı Trabzon usulü bir pide yedim. Buranın fırınlarında fırıncının mevcut malzemeleri veya sizin dışarıdan getirdiğinizi doldurup hazırladığı taş pideleri hemen orada yiyebilir veya paket yaptırabilirsiniz. Doğu bölgemizde gördüğümüz kültürün aynı uyarlaması…

   Sümela Manastırı’na çıkmak için eğer bir kişiden fazla sayıda iseniz özel araç kiralayabilirsiniz. Bu sayede daha rahat ve özgürce yaşayacağınız  kocaman bir günü daha ucuza getirirsiniz. Eğer orada konaklamayı düşünmüyorsanız aynı gün Uzungöl’e de gider, kalan zamanınızı Atatürk Köşkü ve şehrin diğer bazı turistik yerlerini dolaşarak geçirebilirsiniz.


   Sonbaharın bu kısa günü Sümela’dan sonra hemen Meydan’dan kalkan minibüsle Boztepe’ye çıkıp seyir keyfi yapıyorum. İnişte tercihim, otele kadar kadar yürümek. Şehrin dar sokaklarındaki evlerin neredeyse tümünde balık kızartması kokuyor. Tam mevsimindeyiz… Balık öyle çok ve ucuz ki, Batı bölgesinde alabileceğiniz bir palamut fiyatı ile burada üç-dört adedini satın alabilirsiniz. Hamsi için de aynısını düşünün. Karadeniz insanın vatan sevdasıyla beraber hamsiye olan tutkusu geliyor aklıma “Arhavili İsmail” dizelerindeki… Gençlik yıllarımızda kafamıza kazınan Zülfü Livaneli’nin Nazım Hikmet’in Kurtuluş Savaşı Destanı’ndan derlenmiş  o kahramanlık türküsü…

   “Dümende ve başaltlarında insanları vardı ki bunlar uzun eğri burunlu ve konuşmayı şehvetle seven insanlardı ki sırtı lâcivert hamsilerin ve mısır ekmeğinin zaferi için hiç kimseden hiçbir şey beklemeksizin bir şarkı söyler gibi ölebilirdiler...

Arhavi’den Batum’dan
Avara etti kalktı
Pupa yelken giderken
Cigarasını yaktı

Taka yüklü cephane
Trabzon’a varacak
Düşmana rast gelirse
Takayı batıracak

Bak Rize’ye Rize’ye

Selam olsun Gazi’ye
Elli beş sefer ettik
Kuvayı Milliye’ye

Of Sürmene Araklı
Biz geldik Trabzon’a
Bin kaptan kurban olsun
Kurtuluş Savaşı’na…

   Ve çok uzak, çok uzaklardaki İstanbul limanında, gecenin bu geç vakitlerinde, kaçak silâh ve asker ceketi yükleyen laz takaları: hürriyet ve ümit, su ve rüzgârdılar…”


                                                                          * * *

   
 Sümela Manastırı,Trabzon
                               S
ümela Manastırı,Trabzon

   Meydan’ın aşağısındaki Çömlekçiler’den çevre ilçelere araçlar kalkıyor. Sabahın erken saatlerinde buraya yürüyerek geldim ve Uzungöl’e gitmek üzere Çaykara ilçesine bilet aldım. İlk otobüsün çıkış saati 6.45, bir sonraki ise saat 7.30’daydı. İkincisini tercih edip bu süre içinde önce güzel bir kahvaltı keyfi yaşamak üzere dün sabah tanıştığım köşedeki fırına gittim.


   Trabzon Eski Belediye Binası’nın bulunduğu Meydan’daki bu köşe fırın artık benim unutamayacağım bir mekan olacaktı. Dün akşam biraz ötedeki Et ve Balık Kurumu’ndan satın aldığım Erzurum kavurması ile kocaman bir pide yaptırdım. Sabah müşterisi kalabalık… Çalışanlar fırının küçük penceresinden ekmek ve pide satışına zor yetişiyorlar. Sade ekmek ve pidenin yanında etli, peynirli, tereyağlı, yumurtalı vs. siparişler de var. Bu curcunanın içinde samimi olduğumuz fırıncı arkadaşların resimlerini çekmeyi de ihmal etmiyorum. ( * )



 
 Trabzon Pidecisi,Eski Belediye Meydanı
                               Trabzon Pidesi,Trabzon
   

   Çaykara yirmi kilometre kadar bir yol. Halk otobüsüyle dur-kalk bir saatten fazla sürüyor. Kasaba meydanında biraz mola verdik. Bu arada yerel alışkanlığa uygun olarak süzgeç kullanılmadan doldurulmuş iki tane Karadeniz çayı içtim. Sonra Çaykara’dan Uzungöl’e çıktık. Sakın ola ki, öyle bakir bir yayla düşünmeyin. Burası altyapı sorunun günden güne büyüdüğü çarpık yapılaşmaya rağmen güzelliğini korumaya çalışan koca bir yerleşim. Belediyesi olan bir belde…


 Uzungöl,Çaykara,Trabzon

                                            Uzungöl,Trabzon


( * ) İleri tarihlerde yaptığımız Samsun-Batum Bisiklet Turumuzda Trabzon’daki bu fırına tekrar yolum düştü ve çektiğim resimleri kart olarak fırıncı arkadaşların önüne koydum. Bize karşı her birinin sevgi ve samimiyet gösterisi görülmeye değerdi. Tekrar pidelerimizi yedik ve “Laz İnadı” karşısındaki tüm mücadeleye rağmen para ödeyemedik.



   BATUM
   21-23 Ekim

   Batum’a gitmek üzere şehir içindeki Metro Turizm’in yazıhanesinden 25 TL karşılığında bilet kestirdim. Garaja geldiğim servis aracında sadece beş kişiydik. Yolcuların azlığından ötürü başka bir firmanın otobüsüne verildik. Önde oturan üç tane gürcü kadınla şoför Aydın’ın sulu muhabbetleri eşliğinde tıngır mıngır Sarp Sınır Kapısı’na vardık.

   Prenskale şirketine ait otobüsümüz hiç de konforlu değildi. Sınırda herkes bagajdaki çantalarını yanına alarak x-ray cihazından geçti. Gürcüler Türkiye’den yaptıkları alışveriş torbalarıyla ortalığı panayıra çevirmişlerdi. Sınır polisi pek çok yolcunun çantalarını açtırdı. Benim sırt çantama bakan bile yoktu. Tekrar bagajlar otobüse yüklendi ve yolcular tamamlanınca hareket ettik. Gürcistan’ın iç karartan renksiz binaları ve külüstür araçlarla dolu çukurlu yollarında hoplaya zıplaya Batum’a geldik.



Ürün kıtlığında bir gıda dükkanı,Batum

                                           Pazaryeri,Batum
   
İndiğimiz otobüs terminalinde tam anlamıyla korkunç bir keşmekeşlik hakimdi. Egzozlarından aşırı karbon monoksit salgılayan kural dinlemez eski model araçlar, korna sesleri ve çamurlu su birikintileri içinde güç bela yürüyerek Sofi’nin çalıştığı otobüs firmasının yazıhanesine kadar geldim. Genç ve güzel Bayan Sofi’nin eşi, Trabzon’dan geldiğim otobüs şoförü Aydın’nın arkadaşıymış. İnternet üzerinden rezervasyon yaptırdığım otele gitmem için bana ucuz taksi temin edecek. Bu arada taksi gelene kadar para bozdurdum. (1€=2.5 Lari/50€ =125 Lari)


   Zubalashvili Caddesi, Batum’un oteller bölgesi sayılır. Biraz içerilerde kalan Mesko Otel’e yerleştim. Gecelik 25 Lari (10€).

   Sıcak bir duştan sonra sokağa çıkıp deniz tarafındaki Avrupa Meydanı (Europe Square)’na geldim. Caddeler tertemiz, binalar sanat harikası heykellerle bezenmiş. Burası şehrin bir başka yüzü, gerçek bir Batı Avrupa şehri gibi… Meydanın ortasında sağ elinde altın bir post tutan Medea Heykeli var. Meydanın girişindeki köşede ise Eski Gürcistan Ulusal Bank’ın Astronomik Saat (Astronomic Clock)’ini taşıyan muhteşem binası…



 Avrupa meydanı,Batum

                                  Avrupa Meydanı,Batum
   

   Avrupa Meydanı’nda dakikalarca fotoğraflar çekip Batum Bulvarı’na geçtim. Sahil boyunca uzanan yürüyüş yolunda yürüdüm. Akşama kadar şehrin bu bölgesini gezip tadını çıkardıktan sonra 1.5 litrelik büyük bir bira ve yanında biraz yiyecek satın alıp otelime döndüm.


   Batum bir günde gezilebilecek bir şehir. Sabah erken yola çıkıp minibüsle merkezin 10 kilometre kuzeyindeki Botanik Park’a geldim. Burası 5000 bitki türünü barındıran kocaman bir park… Pek ilgi alanıma girmediği için fazla kalmadan geri dönüp tekrar Avrupa Meydanı’na geldim. Ayak basmadığım, görmediğim yer neredeyse kalmadı; Akşama kadar meydan, kilise derken en son Şehir Tiyatrosu önündeki Poseydon Heykeli'ninden ayrılarak sahil boyunda 6 May Parkı’ndaki bir bankta oturdum. Küçük bir şişe votkanın arkadaşlık edip geç saatlere kadar senfonik müzik eşliğinde su ve ışık gösterisi izledim. Yalnız başına olmanın olumlu tarafını değerlendirmekte ustayımdır. Burada saatlerce oturmak fazlasıyla keyifli ve dinlendiriciydi...




 Şehir Tiyatrosu Meydanında İşeyen Çocuk ve Memelerinden su akan kadınlarla beraber Poseidon Heykeli,Batum

                      Poseidon Heykeli,Batum


   Batum’daki son günümde beni Tiflis’e götürecek tren biletim cebimde… Akşama kadar çarşı pazar dolaşıp bu küçük şehrin en köhne mahallelerine kadar girip kayboldum. İki gündür önünden geçtiğim dükkanın cadde üzerindeki masalarında oturup yediğim meşhur Gürcü böreği “Haçapuri” nefisti. Öğle yemeğimdeki ilk defa tattığım kıymalı Gürcü mantısı da öyle…




                                            Khaçaburi,Batum                                       

    HATIRLATMA:

    Batum'un gezilecek yerleri arasında,

   -Piaza Meydanı
   -Tiyatro Meydanı
   -İzmir-Konak Meydanı'ndaki saatin kopyası sayılacak kadar benzeyen Chacha Saat Kulesi
   -Batum Fener Kulesi
   -Aşk Heykeli...
ve şehrin yüksekten görünümü için kullanabileceğiniz sahil boyundaki dönme dolap...(Frrris Wheel)
 

   Son olarak da henüz açık olmayan Alfabe Kulesi'ni söyleyebilirim.

Otobüste tanıştığımız bir Türk mühendisle yaptığımız sohbette kendisinin bu kulenin yapımında çalıştığını öğrenmiştim. Eğer doğru ise Türk-İspanyol firmalarının ortak yapımıymış.


-Gezinin devamını (TİFLİS Gezi, Gürcistan) okumak için,
tıklayınız…


-Daha fazla resim için(BATUM Gezi,Gürcistan) tıklayınız...

-Bisikletle (DOĞU KARADENİZ Turu) okumak için,
 
tıklayınız…



Yorumlar - Yorum Yaz